Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/3779 E. 2018/9332 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3779
KARAR NO : 2018/9332
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalılardan … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan … temyiz etmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
3) “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” kenar başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince:
1- Davalılardan …’a tebliğ edilen gerekçeli kararın, 2 No’lu haber kağıdı yapıştırmak suretiyle 21/1. madde uyarınca yapıldığı, ancak maddede belirtilen kişilere (komşu ismi bildirilmeksizin yapıldığı) haber verilmediği, bu sebeple adı geçen davalıya çıkarılan tebligatın usulüne uygun olmadığı,
2- Davalılar …, … ve …’a yapılan gerekçeli karar tebligatlarının, doğrudan 21/2. madde uyarınca adres kayıt sistemindeki adreslerine yapıldığı ve usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, davalılar …, …, … ve …’a gerekçeli kararın yukarıda belirtilen ilkelere ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebliğinin sağlanması, belirtilen eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 20.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.