Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/3607 E. 2018/9296 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3607
KARAR NO : 2018/9296
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.12.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … ve … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu … İli, … İlçesi, … Mahallesi 13638 ada 16 parsel 2 bağımsız bölüm sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 13638 ada 16 parsel 2 bağımsız bölüm sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar … ve … vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25. maddesinde yabancı memlekette tebligat usulü şu şekilde düzenlenmiştir; “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki … siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.
Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekalet vasıtasiyle … Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibara alınarak ilgili … Elçiliğine veya … gönderilir.
Şu kadar ki, … Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir.
“Siyasî temsilcilik aracılığıyla yabancı ülkedeki Türk vatandaşlarına tebligat” başlıklı 25/a maddesi ise; “Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse … vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki … Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir.
Bu hâlde bildirimi … Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar.
Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir.
Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde … Büyükelçiliği veya … başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap … Büyükelçiliği veya … başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir.
Bu maddeye göre kazaî merciler tarafından çıkarılacak tebligatta, tebliğ evrakı doğrudan o yerdeki … Büyükelçiliği veya … gönderilebilir.” şeklindedir.
Somut olayda; davalılardan … ve …’ün yerleşim yerinin yurt dışı adresi olduğu, davalılara dava dilekçesinin … Konsolosluğu aracı kılınarak tebliğe çıkarıldığı, ancak her iki davalı için de “muhatabın imzasının bulunmaması nedeniyle kesin kanaatten bahsedilmesi mümkün olmayıp, tebliğ bildiriminin muhatabına teslim edildiğinin belgelendirilmediği sonucuna varılabileceği” bildirildiğinden, dava dilekçesinin davalılara usulune uygun tebliğ edildiğinden söz edilemez.
Bu durumda mahkemece, anılan davalılara 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki düzenlemeler gözetilmek suretiyle dava dilekçesi usulune uygun şekilde tebliğ edilerek savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istem halinde yatırana iadesine, 20.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.