Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/3574 E. 2018/8302 K. 27.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3574
KARAR NO : 2018/8302
KARAR TARİHİ : 27.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Asıl davada davacılar tarafından 04.02.2011’de, birleştirilen davada davacılar vekili tarafından 01.10.2013 gününde davalılar aleyhine verilen dilekçeler ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne dair verilen 23.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl dava davalısı vekili ve birleştirilen dava davalısı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Asıl dosyada davacılar, birleştirilen dosyada davacılar vekili, 04.08.2008 tarihinde vefat eden muris …’nin terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde belirtilen üç icra dosyasındaki toplam borç miktarının asliye hukuk mahkemesinin görev sınırının altında olduğundan bahisle mahkemece sulh hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesinin gerektiğini, ayrıca her bir icra dosyasındaki borcun ayrı ayrı değerlendirilmesinin doğru olacağını, murisin terekesinin borca batık olmadığını, muris adına kayıtlı 4 numaralı bağımsız bölümün ve menkul mallarının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk olarak … 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 03.05.2011 tarihli, 2011/76-269 E.K. sayılı Karar ile görevsizlik kararı verilmiştir. … 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce de 20.04.2012 tarihli 2011/702 Esas – 2012/459 Karar sayılı karar ile karşı görevsizlik verilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.12.2012 tarihli, 2012/13318-14057 E.K. sayılı kararıyla … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir. Dosya, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/378 Esasına kaydedilmiştir.
Bu aşamada, davacılar vekilinin … Vergi Dairesi Başkanlığına karşı … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013 Esasına kayıtlı mirasın hükmen reddi davasının eldeki davayla birleştirilmesine karar verilmiştir.
Birleştirilen dosya davalı vekili cevap dilekçesinde, taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın esasına girilmesi halinde de reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, asıl davada davalı …Ş. vekili, birleştirilen dosyada davalı … vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK’nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, … müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir.
Somut olayda; mahkemece muris adına kayıtlı araç olup olmadığı tespit edilirken ölüm tarihinin esas alınmadığı, murisin vergi dairesine olan borcunun ölüm tarihi itibariyle miktarı ve kaynağının araştırılmadığı, murisin Ziraat Bankasındaki hesabına 11.11.2008 tarihinde 8.219,51TL paranın yattığı anlaşılmasına rağmen bu konuda araştırma yapılmadan davacılar vekilinin son celsedeki murise ait kredi borcunun hayat sigortasından gelen parayla ödendiğine ilişkin açıklamayla yetinilerek terekenin aktifinde bu meblağa da yer verildiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı araç olup olmadığın tespiti açısından ilgili emniyet müdürlüğüne yazı yazılmalı, murisin … Vergi Dairesi’ne olan vergi borcunun ölüm tarihi itibariyle miktarı ve kaynağı tespit edilmeli, Ziraat Bankasındaki murisin hesabına 11.11.2008 tarihinde yatan 8.219,51TL paranın kaynağı, bu parayla ilgili hesap hareketleri incelenmeli, vergi dairesine olan borcun kaynağı veya bankaya yatan parayla ilgili olarak mirasçıların mirası kabul anlamına gelebilecek davranışlarda bulunup bulunmadıklarının araştırılmasından sonra sonuca göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, davacıların Av. …’a verdiği vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Kabule göre, davanın niteliği gereği davalı-alacaklılarnın, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak harç ve yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılması ve davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.