Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/3299 E. 2018/8756 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3299
KARAR NO : 2018/8756
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince,
1) Davalılar …, …, …, … ve …’e yapılan gerekçeli karar tebliğinin TK’nın 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalılar adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK’nın 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu,
2) … İcra Hukuk Mahkemesinin 28.05.2012 tarihli, 2012/505E, 2012/845K, sayılı kararı ile ”davacı … vekili Av. …’e borçlunun miras bırakanı annesi … ve Babası … ’in veraset ilamını alması ve yukarıda bilgileri yazılı taşınmazlar hakkında ortaklığın giderilmesi davası açması” için yetki verildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu yetki belgesinde ortaklığın giderilmesi davasına konu olacak taşınmazların ada ve parsel bilgileri yer almamaktadır. Bu nedenle ada ve parsel bilgileri yazılmış yetki belgesinin ilgilisinden temin edilmesi,
3)… 1. İcra Dairesinin 2010/12976 Esas sayılı dosyasının güncel borç kapak hesabının icra müdürlüğünden sorulması,
Belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 10.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.