Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/3167 E. 2018/8524 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3167
KARAR NO : 2018/8524
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.12.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … ve … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, TMK’nin 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 740 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz ve üzerindeki evin müvekkiline ait olduğunu, müvekkiline ait taşınmazın araç yoluna bağlantısının bulunmadığını, taşınmaz üzerinde bulunan patika yolun araç geçişine müsait hale getirilmesi için geçit hakkı tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … duruşmadaki beyanlarında davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 470 No’lu parsel lehine, davalılara ait 502, 469 ve 466 sayılı parseller aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar … ve … temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
TMK’nin 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5 – 3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; davacının, genel yola ulaşmak üzere geçit ihtiyacı bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 17.02.2015 tarihli fen bilirkişi raporu ile inşaat ve ziraat bilirkişi raporunda 4 No’lu alternatifin en uygun güzergah olduğu belirtilmekle birlikte diğer alternatiflerin tercih edilmeme sebebi açıklanmamıştır. Üstelik mahkemece geçit tesisine karar verilen 4 No’lu alternatif, taşınmazlar arasında bulunan obuzdan (su akarı) ve kısmen de davaya dahil edilmeyen 496 ve 500 parsel sayılı taşınmazlardan geçtiğinden, geçit hakkı için davacının genel yola çıkışı bu güzergahta kesintisiz olarak sağlanmamaktadır. Ayrıca … Müdürlüğünden gelen paftada görülmemekle birlikte dosya arasında bulunan krokide gösterilen, davacı taşınmazının batısında yer alan grup yolunun vasfı ve kim tarafından kullanıldığı araştırılmamıştır. Geçit hakkının, taşınmaz leh ve aleyhine tesis edilip kesintisizlik ilkesi gereği genel yola bağlantısının sağlanması gerektiğinden geçit güzergahındaki tüm taşınmaz maliklerinin davaya dahil edilmeleri gerekirken noksan araştırma ve inceleme ile genel yola bağlantı kurulmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
O halde, mahkemece; öncelikle dava konusu taşınmaza ilişkin ve etrafındaki yolları gösterir geniş pafta dosya arasına alınmalı, yukarıda belirtilen eksiklikler doğrultusunda yeniden yapılacak keşif ile tüm güzergahlar ve davacı taşınmazının batısında yer alan grup yolunun vasfı ve kim tarafından kullanıldığı araştırılarak ve gerekirse tespit edilecek alternatiflerin tercih edilmeme sebebi bilirkişi raporunda açıklanarak kesintisizlik ilkesine uygun şekilde en uygun geçit yeri belirlenmeli, belirlenecek güzergahın malikleri davaya dahil edildikten sonra davanın esasına girilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Değinilen bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.