Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/2543 E. 2018/8570 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2543
KARAR NO : 2018/8570
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.03.2015 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, suya müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu 1570 parsel sayılı taşınmazdan kazı yaparak su çıkardığını; davalının, dava konusu su kaynağının kendi taşınmazı içerisinde kaldığını ileri sürerek dava konusu suya ve müvekkiline ait taşınmaza müdahalede bulunduğunu belirterek davalının müvekkiline ait taşınmaza ve dava konusu su kaynağına müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu su kaynağının kendisine ait 1569 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 01.09.2015 tarihli duruşmada verilen kesin süre içerisinde davacının keşif için gerekli giderleri mahkeme veznesine yatırmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı yasanın 94.maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.

Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal imkan bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1)Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2)Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3)Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4)Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Öte yandan, kesin süre sonuçlarının süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için dosyanın keşif için hazır hale getirilmesi, diğer bir ifadeyle taraflardan tanık ve diğer delil listelerinin alınması, dayanılan kayıtlar varsa celp edilip dosyaya konulması, dosyanın her yönüyle keşfe hazır hale getirilmesi, yani dosyada hiçbir eksikliğin bulunmaması gerekir. Bundan sonra, belirlenecek keşif günüyle ilgili ara kararında hakim, katip, mübaşir, tanıklar ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece, 01.09.2015 tarihli duruşmada dosya keşfe hazır hale getirilmeden, keşif günü belirlenmeden ve yukarıda açıklanan ilkelere riayet edilmeden usulüne uygun verilmeyen kesin süre içerisinde keşif giderlerinin mahkeme veznesine yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.