YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1945
KARAR NO : 2018/8397
KARAR TARİHİ : 29.11.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.06.2015 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı … iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı … iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ile 189 ada 1 parsel 4, 5 ve 49 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin 01.06.2015 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme hükümlerine uymadığını, bahsi geçen taşınmazların tapusunun iptali ile kendi adına tescilini talep etmiştir.
Davalı, davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, taşınmazlar üzerinde kamu haczi bulunması sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı … iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 97. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi uyarınca tapunun şerhler sütununa kaydedilmesi mümkündür. Böylece, sözleşme alacaklısı sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olur ve üçüncü kişilere karşı ileri sürme olanağı kazanır. … Kanununun 26/6 maddesi uyarınca bu şerh beş yıl için geçerli olup beş yılın dolmasıyla kayıttan silinir ve anılan gücünü yitirir. Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra beş yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler de sözleşme alacaklısını bağlamaz.
Somut olaya gelince; davacının iddiası, davalının kabul beyanı ve yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde, taşınmazın … kaydındaki yükümlülüklerle birlikte temlikinin mümkün olduğu, bu yükümlülüklerden birinin haciz şerhi olduğu, bu nedenle dava konusu taşınmazın … kaydındaki haciz şerhi ile birlikte temlikinin mümkün olabileceği anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle 6183 sayılı yasanın 73. maddesinden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.