Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/1927 E. 2018/8502 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1927
KARAR NO : 2018/8502
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.03.2012 ve birleştirilen davada 19.03.2012 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil (kadastral parselin ihyası) talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … Belediye Başkanlığı vekili ile davalı … … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Asıl ve birleştirilen dava; kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; asıl ve birleştirilen davada … İli, … İlçesi, … Mahallesinde bulunan 1963 ada 14 kadastro parsel sayılı (kök parsel) taşınmazın kadastro sınırları içinde imar ile oluşturulan 4229 ada 3 parsel sayılı imar parselinin binmeli alana isabet eden kısmının iptali ve tescili ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanması istemiyle dava açmıştır.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili ve davalı … vekili temyiz etmişlerdir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25. maddesinde yabancı memlekette tebligat usulü şu şekilde düzenlenmiştir; “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.
Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekalet vasıtasiyle … Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibara alınarak ilgili … Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir.
Şu kadar ki, … Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki … Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir.
“Siyasî temsilcilik aracılığıyla yabancı ülkedeki … vatandaşlarına tebligat” başlıklı 25/a maddesi ise; “Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse … vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki … Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir.
Bu hâlde bildirimi … Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar.
Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir.
Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde … Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap … Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir.
Bu maddeye göre kazaî merciler tarafından çıkarılacak tebligatta, tebliğ evrakı doğrudan o yerdeki … Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna gönderilebilir.” şeklindedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, davalı …’nin “… mahallesi, … ” adresine gönderilen dava dilekçesinin yurt dışında yaşadığından bahisle mahkemeye iade edilmesi üzerine mahkemece adres araştırması yapılmadan adı geçen davalının aynı adresine Tebilgat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanır ve cevap süresi işlemeye başlar. Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliği zorunludur.
Açıklanan bu ilkeler doğrultusunda; mahkemece, adı geçen davalının adres araştırması yapılarak yurt içi adresinin tespit edilmesi halinde dava dilekçesi ve duruşma günü tebligatının bilinen en son adresine çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen son adresi olarak kabul edilip buraya yapılması, yurt dışı adresinin tespiti halinde ise davalının yurt dışı adresine Tebligat Kanunu 25. maddesine göre dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğ edilmesi, tebligatın yapılamaması halinde Tebligat Kanununun 28. maddesi gereği yurtdışında ilânen tebligat yapılması sağlanarak, davalıya iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın yokluğunda taraf teşkili sağlanmadan dava görülerek hüküm tesisi, anılan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, gerekçeli karar tebligatlarının davalılar …, …, …, … ve …’nın bilinen en son adreslerine çıkarılması, bu adreslerin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılması gerekirken, adı geçen davalılar adına gerekçeli karar tebligatlarının ilk seferde doğrudan Kanunun 21/2. maddesine göre yapılması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.