Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/18678 E. 2020/6232 K. 14.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18678
KARAR NO : 2020/6232
KARAR TARİHİ : 14.10.2020

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalılardan … vekili, … vekili, … vekili, … vekili, … İnş. Tah. San. ve Tic. A.Ş. vekili ve … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

I- 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nin “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi ile tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
II- Tebligat Kanununun 35. maddesinin;
a)Birinci ve ikinci fıkralarında, gerçek kişilerle ilgili olarak, muhatabın kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmasından sonra, eğer bu kişi adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu; adresini değiştiren kişinin yeni adres bildirmemesi ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
b)Dördüncü fıkrasında, tüzel kişi muhataplara daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişilerin resmî kayıtlarındaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
1)Davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’a yapılan gerekçeli karar tebligatlarının, yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK’nın 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, adına daha önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan ve Mernis adresleri araştırılmadan doğrudan doğruya TK’nin 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşıldığından yukarıda belirtilen ilkelere uygun şekilde gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması ve kanuni temyiz süresinin beklenilmesi,
2)Davalı … Yapı Taahhüt Turizm San. Tic. Ltd. Şti.’ye yapılan gerekçeli karar tebligatının resmî kayıtlarındaki adresi araştırılmaksızın Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşıldığından yukarıda belirtilen ilkelere uygun şekilde gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması ve kanuni temyiz süresinin beklenilmesi,
3)Dava konusu taşınmazın oluştuğu imar planına karşı dava açıldığı belirtildiğinden İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/652 Esas, İstanbul 1. İdare Mahkemesi 2008/317 Esas, ve 2008/1890 Esas sayılı dosyaların akıbetlerinin ilgili mahkemelerden sorularak imar planının iptal edilip edilmediği ya da devam eden yargılama bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucunun bildirilmesi,
Belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE, 14/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.