Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/18566 E. 2020/7153 K. 11.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18566
KARAR NO : 2020/7153
KARAR TARİHİ : 11.11.2020

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.01.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.06.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili ve davalı …mirasçıları tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu … Beldesi, …. Mahallesi 323 ada 23 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, yayla olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını ve zilyetlikle de kazanılamayacağını belirterek, tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılmasını ve özel siciline yazılmasını istemiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili ve davalı … mirasçıları temyiz etmiştir.
4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanıma göre; yaylak, çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete geçirilmesi, amacı dışında kullanılması, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilmesi olanaksız olduğu gibi sınırlarının daraltılması da mümkün değildir.
Dava konusu taşınmaz … Beldesi, Büyüktekir Mahallesi, Kavaklık Mevkiinde bulunmaktadır. Civarında … adlarıyla bilinen yaylalar bulunmaktadır. Burası ülkemizin en büyük yaylalarının yer aldığı “Tekir Yaylası” olarak anılmaktadır. Ancak, yerinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi beyanında fenni, orman mühendisi ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda dava konusu 323 ada 23 parsel sayılı taşınmazın çevre taşınmazları ile birlikte … Köyü sınırı içerisinde kaldığı, … Köyünün … adını aldığı, 1992 yılında belediye teşkilatının kurulması ile …. Mahallelerinin oluşturduğu … Beldesinin kurulduğu, taşınmazın … Köyü yerleşik alanı içerisinde kaldığı umuma ait yayla-yaylak alanlarının dava konusu parselin çok uzağında olduğu, öncesinin de şahıs taşınmazı olduğu, orman sayılmayan, toprak yapısı itibariyle kadim tarım toprağı vasfında olduğu bildirilmiştir.
Davada sağlıklı bir sonuca ulaşmak için öncelikle ilk adı … olan Köyün kuruluş tarihi İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünden sorulmalı, böylelikle … Köyünün kadim köy olup olmadığı yönü üzerinde durulmalı, yine bu köye ait en eski tarihlisinden başlamak üzere idari sınır belgeleri ile sınırlar bir haritaya bağlanmışsa haritası da istenilmeli, … Köyüne ait mevcut en eski sınırname yerel bilirkişiler yardımıyla keşfen zemine uygulanmalı, köyün kuruluşundaki idari sınırları belirlenmeli, dava konusu taşınmazın … Köyünün ilk idare sınırları kapsamında kalıp kalmadığı saptanmalı, eğer dava konusu taşınmaz kadim … Köyünün idari sınırları içerisinde kalıyorsa seçilecek ve keşifte bulundurulacak harita mühendisi bilirkişiye daha önce sağlanacak eski tarihli memleket haritasındaki durumu incelettirilmeli, köyün ikamet edilen veya tarım alanları içinde kaldığı belirlenirse, özel mülkiyete konu teşkil edeceği kabul edilmeli, keşifte mahalli bilirkişi dava konusu taşınmazın kadim … Köyünün tarım alanında kaldığını, … Köyünden Aydaş lakaplı Niyaziköktekir’in malı iken mirasçıları tarafından davalıların murisi …’a satılarak temlik edildiğini beyan ettiğinden davalı tarafa satan veya onun murislerine ait nüfus kimlik bilgileri getirtilerek bu kişilerin gerçekten … Köyü nüfusuna kayıtlı olup olmadıkları yönü üzerinde durularak mahalli bilirkişinin sözleri denetlenmeli, bütün bunların sonucuna uygun hüküm kurulmalıdır.
Tüm bu inceleme ve araştırmalar yapılmadan davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
Ayrıca, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde 20.06.2007 tarih ve 26558 sayılı resmi gazetede yayımlanan 30.06.2007 tarihli 5685 sayılı kanunla değişiklik yapılmış; “Belediye ve mücavir alanları sınırları içerisinde kalan ve 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediyeye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikleri taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
Birinci fıkrada; nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin hazinece açılan davalardan, taşınmazların emlak veya rayiç bedellerinini toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce hazineye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir” hükmü getirilmiştir.
09.03.1988 tarih ve 1987/2-860-232 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında vurgulandığı üzere kural olarak herhangi bir yasa ve düzenleyici hüküm o Yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç meydana getireceğinden 5685 sayılı Kanunla 4342 sayılı Mera Kanununun Geçici 3. madde de yaptıgı değişikliklerin uygulanıp uygulanmayacağının inceleme ve araştırma konusu yapılması gerekir.
Buna göre dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yaylak yerlerden olduğu saptanırsa olayda hükmü aynen yukarıya yazılan 4342 sayılı Mera Kanununun Geçici madde 3, birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı inceleme ve araştırma konusu yapılmalı, başka bir anlatımla yaylak olduğu saptanarak Yasa uyarınca Hazine adına tescil edilmesi gereken taşınmaza davalının emlak ve rayiç bedeli toplamının yarısı depo ettirilerek hazinenin bu bedel karşılığı davadan kanun gereği vazgeçmesi gerekip gerekmediği yönü üzerinde durulmalıdır.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.