Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/18391 E. 2019/250 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18391
KARAR NO : 2019/250
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.10.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil (önalım hakkından kayanaklanan) talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; fiili taksim sebebiyle önalım hakkının kullanılmayacağı anlaşıldığından davanın reddine dair verilen 08.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 148 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, davalının dava dışı paydaş … ‘ndan 05.11.2012 tarihinde 2.370,00TL bedelle hisse satın aldığını, kendisine herhangi bir bildirim yapılmadığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, taşınmazın tapudaki bedelinin muvazaalı olduğunu belirterek fiili taksim nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, fiili taksim sebebiyle önalım hakkı kullanılamayacağından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; önalım davasında davacının fiili taksim nedeniyle önalım hakkını kullanmasının kötüniyetli olduğunun kabul edilebilmesi için; hem önalım hakkını kullanan paydaşın hem de davalıya yer satan satıcının ayrı ayrı kullandıkları yerlerin olması gerekmektedir. Mahkemece yapılan araştırmada taşınmazda davalının kullandığı yerin olduğu belirlenmiş ise de; davacının taşınmazı hissedar olan diğer mirasçılar ile birlikte, bütün tarım arazisi olarak kiraya verdiği anlaşılmış, davacının kullandığı bir yerin olduğu belirlenememiştir. O halde taşınmazda geçerli bir fiili taksimin varlığından söz edilemez.
Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.