Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/182 E. 2018/7890 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/182
KARAR NO : 2018/7890
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.09.2011 gününde verilen dilekçe ile su hakkının tespiti, suya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 08.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, su hakkının tespiti, suya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme taleplerine ilişkindir.
Davacı vekili, 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazın müvekkili adına tapuda kayıtlı olduğunu, belirtilen taşınmazın içinde evinin bulunduğunu, müvekkilenin 1976 yılında evlendiğini, evlendikten sonra … Deresi içindeki bir kaynaktan, 50’lik boru ile su aldığını ve 1.100 metre ilerideki arazisine götürdüğünü, bu suyu içme ve sulama suyu olarak kullandığını, müvekkilenin 1983 yılında eşi ile birlikte eşinin köyü olan Suçatı Köyüne gittiğini fakat her yıl arazilerini de ekip biçtiğini, ürünlerini suladığını, müvekkilenin bir kere eşi ile birlikte kendi evinde ikamet etmek üzere bir yıl kadar önce evine geldiğini, su borusunun uzun yıllar kullanılması nedeniyle borunun tıkandığını ve suyun akmadığını, bunun üzerine yeniden 50’lik boru döşemek istediklerini ancak buna köy muhtarının engel olduğunu, ancak 20’lik boru ile su alabileceklerini belirttiğini, mesafenin çok uzun olması ve borunun çapının da küçük olması nedeniyle bu borudan su akmadığını ve suyu kullanamadıklarını, bu nedenle de 29 dönüm miktarındaki arazilerini sulayamadıklarını, … Deresi su kaynağında bulunan su hakkının tespitini, suya vaki tecavüzün önlenmesini ve eski hale getirilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile; … Belediye Başkanlığı, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve … Su ve Kanalizasyon İdaresi hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; … hakkında açılan davada, su hakkı tespiti isteminin reddine, davacının 1978 yılında … Deresindeki pınardan aldığı suya muhtarlık tarafından yapılan müdahaleyle ilgili olarak, bilirkişiler … ve …tarafından 03/10/2013 günü rapor ekinde belirtilen krokide 17 parsel sayılı taşınmaz (mezarlık) içinde C harfi ile gösterilen çeşmeden akan suyun ağzına musluk takılmasına, bu musluktan mezarlıkta ihtiyacı olan herkesin ihtiyacını görmesine, bu musluk öncesinde suyun geldiği plastik boruya 50’lik plastik boru eklenmek suretiyle suyun davacının evine ve taşınmazına kadar götürülmesine ve davacının kullanmasına, bu şekilde davalı köy muhtarlığının suya vaki tecavüzünün önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … temyiz etmiştir.
TMK’nın 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen TMK’nın 756. maddesi gereğince de; “Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak … kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.”
Gerek TMK’ nın 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (…/…/…, Türk Eşya Hukuku, … 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
Bir başka ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,… vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur.
Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu bir başka ifadeyle özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
TMK’nın 756/2. maddesi gereğince “Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak hakkı olarak … kütüğüne tescil ile kurulur” hükmü doğrultusunda kaynak hakkı ancak tapuda düzenlenecek resmi senetle … malikinin rızası ile kurulabilir.
Yine benzer şekilde TMK’ nın 837. maddesi de “Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmadıkça başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer. Kaynak hakkı, bağımsız nitelikte ve en az 30 yıl için kurulmuş ise … kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde hükmünde belirtildiği üzere, kaynak irtifakı doğrudan kişiye bağlı olarak kurulabileceği gibi başkalarına devri de kararlaştırılabilir. Bağımsız ve daimi hak olarak tesis edildiğinde … kütüğüne ayrı bir sayfaya kaydı da mümkündür. Kaynak hakkının kazanılmasına ilişkin kanunda açık bir hüküm olmamakla birlikte eşyaya bağlı diğer irtifakların kazanılması hükümleri uyarınca TMK’nın 780. maddesinden kıyasen yararlanarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmektedir (m.704/2). Bu durumda kaynak hakkının, resmi şekilde düzenlenecek sözleşme ile … siciline tescil ile kazanılması mümkündür.
Gerçekten TMK’nın 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece mahallinde 23.09.2013 ve 11.09.2015 tarihlerinde keşif yapıldığı, söz konusu keşifler sonucu bilirkişilerden 03.10.2013, 27.11.2014, 08.10.2013, 14.11.2013, 09.11.2013, 24.12.2014, 28.09.2015, 18.09.2015 tarihli, rapor ve ek raporların alındığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporları değerlendirildiğinde; davaya konu suyun genel su niteliğinde olduğu, tüm köylülerin mezarlık olan mevkiden akan çeşmeden yararlandıkları, davacının 30-35 yıldır bu sudan yararlandığı kadim hakkının bulunmadığı, davacının taşınmazını sulamak amacıyla bu davayı açtığı, oysa sulama suyu ihtiyacını 28.09.2015 havale tarihli jeoloji mühendisi raporuna göre İl Özel idaresi tarafından Sarıkavak Mahallesinde yapılan sulama tesisi vasıtasıyla mevcut araziye enerji harcanmadan pompaj maliyeti gerektirmeden karşılayabileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, tüzel kişiliği kalkan muhtarlık aleyhine hüküm kurulmasıda doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.11.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.