Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/17227 E. 2020/7532 K. 19.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17227
KARAR NO : 2020/7532
KARAR TARİHİ : 19.11.2020

14. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24/02/2015 ve 25/05/2015 günlerinde verilen dilekçeler ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13/07/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, TMK’nın 605/2 maddesi gereğince terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir.
Davacılar, 21.11.2013 tarihinde ölen muris Hayri Aydın’ın terekesinin borca batık olduğunu ileri sürerek mirasın hükmen reddinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankanın terekenin borca batık olup olmadığını bilemeyeceğini, alacağının tahsili amacıyla yasal hakkını kullanarak davacılar aleyhinde icra takibi yapıldığını, bu nedenle aleyhe yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile terekenin borca batık olduğunun tespitine ve mirasın hükmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesi uyarınca, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Mirasçılar, Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça, yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça, her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Somut olayda mahkemece; davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama giderleri ve harçtan davalının değil davacıların sorumlu tutulması ve davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 3. bendininin hükümden çıkarılarak yerine “Davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına” cümlesinin ve 4. bendinin hükümden çıkarılarak yerine “Davacılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin eklenmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.