YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17076
KARAR NO : 2020/5660
KARAR TARİHİ : 30.09.2020
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.11.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat, bedel indirimi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna dair verilen 03.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacının davalı ile iki adet sözleşme yaptığını, birinci sözleşme ile…Köyü 1685-1687 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine yapılacak… 3 isimli projeden B blok 46 no’lu bağımsız bölümü 59.000,00 TL bedelle satın aldığını, bu bağımsız bölümün sözleşme gereğince Mart 2011’de teslim edilmesi gerektiğini, davacının edimini yerine getirdiğini, dairenin fiilen kullanımının davacıya verildiği, ancak tapusunun verilmediğini, tapu kaydına davalının borçları nedeniyle hacizler konulduğunu, birinci sözleşmenin 31.01.2010 tarihli olduğunu, satışa konu bağımsız bölümün daha sonra B blok 41 no’lu bağımsız bölüm olarak değiştirildiğini, ikinci taşınmaz içinde aynı tarihli satış sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile de … ilçesi, … 4297 parsel üzerinde yapılacak… 2 isimli projeden B2 blok 10 no’lu bağımsız bölümün davacı tarafından satın alındığını, bu sözleşme için de aynı koşulların gerçekleştiğini ve tapusunun verilmediğini, inşaatların mevcut durumu itibariyle eksik ifanın söz konusu olduğunu, teknik şartnameye tam olarak uyulmadığını belirterek davacının ödediği satış bedeline göre belirlenecek arsa paylarına ait tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini, olmadığı takdirde davalıya ödenen ve ödeme makbuzlarında belirtilen bedellerin ticari reeskont faizleri ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dairelerin fiilen teslim edildiğini, tapu kayıtlarında kamu haczi bulunduğundan tapu devrinin yapılamadığını, en kısa sürede hacizlerin kaldırılarak tapu devrinin yapılacağını beyan etmiştir.
Mahkemece, davacının iki adet bağımsız bölüm satın aldığı, tasarruf saiki ile hareket ettiği, bu nedenle genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleri ile devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır.
6502 sayılı Kanunun 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bu hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda davacı, davalıdan iki adet daire satın aldığını ve bedelinin ödediğini, ancak tapularının verilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminatın tahsilini istemiş, mahkemece davacının iki adet daire satın alması sebebiyle tüketici kabul edilemeyeceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, sadece satın alınan dairenin sayısı dikkate alınarak davacının tüketici kabul edilmemesi yerinde değildir. Konut alım-satımına dair uyuşmazlıkların 6502 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesi için tüketicinin malı satın alma amacı çok büyük önem taşımaktadır. Eldeki davada, olayın 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı, davalının satıcı sağlayıcı, davacının ise konut amaçlı iki adet daire satın alan tüketici sıfatının bulunduğu açık olmakla davaya bakmakla Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.