Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/16916 E. 2019/3369 K. 15.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16916
KARAR NO : 2019/3369
KARAR TARİHİ : 15.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, evveliyatı harman yeri olan dava konusu taşınmazın önce 1580 sayılı Belediye Kanunu hükümleri gereğince, sonraki tarihlerde de imar planı içinde kalması nedeniyle arsa vasfı ile belediye adına tescil edildiğini, taşınmazın öncesinin harman yeri olması nedeniyle Hazine adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı …, taşınmazın mevzuat hükümlerine uygun olarak adlarına tescil edildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu 364 ada 1 parselin kadastro çalışmaları sırasında “harman yeri” niteliği ile davalı … Belediyesi adına tespit edildiği, tespitin 26.1.1972 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun “Kamuya ait gayrimenkuller” başlıklı 11. maddesinin 4342 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 11/4. maddesi gereğince; hazırlanan imar planı sınırları içindeki kadastral yollar ile meydanlar, imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek, onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar.
08.06.2004 tarihli ve 5178 sayılı Yasa ile 4342 sayılı Mera Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmış ve eklenen Geçici 3. madde ile de;“Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen, kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin Hazinece açılan davalardan, taşınmazların emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir.
(Ek fıkra: 3/6/2007-5685/1 md.) Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan, Hazine adına tescil edilmesi gerekirken belediyeler adına tescil edilen ve belediyelerce konut veya işyeri yapılmak üzere bedelsiz olarak veya bedeli karşılığında gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine tahsis edilen, daha sonra Hazine tarafından ilgili belediye aleyhine açılan davalar sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilerek mera, yaylak ve kışlak özel siciline yazılan, fakat daha sonra bu Kanun hükümlerine göre mera, yaylak ve kışlak vasfı değiştirilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazlardan; herhangi bir kamu hizmeti için gerekli olmayan, Hazinece herhangi bir tasarrufa konu edilmeyen ve halen tapuda Hazine adına kayıtlı olan  taşınmazlar, tahsis tarihindeki arsa değerine devir tarihine kadar geçen süre için yasal faiz eklenerek belirlenecek bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla adlarına tahsis yapılanlara devredilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Bakanlığın görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenir” hükmü getirilmiştir.
Yukarıya aynen alınan madde hükmünden anlaşılacağı üzere; 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinin uygulanacağı taşınmazlar, öncesi mera, yaylak ve kışlak iken yasanın öngördüğü koşulların gerçekleşmesi sebebiyle aslında Hazine adına tescili gereken veya Hazine adına tescili gerekirken gerçek veya tüzel kişiler adına tescil edilecek taşınmazlardır. Bu taşınmazlar arasında “harman yeri” sayılmamıştır. Anılan hükmün genişletilmiş yorumla mera dışındaki harman yerlerine uygulanma imkanı yoktur.
Burada üzerinde durulması gereken diğer bir sorunda 4342 sayılı Mera Kanununun 14. maddesi son fıkrasının olaya uygulanıp uygulanamayacağıdır. Anılan maddenin başlığı «tahsis amacının değiştirilmesi» şeklindedir. Yasanın daha önceki hükümlerine bakılırsa bu maddenin mera komisyonlarının çalışmaları sırasında ve ancak mera komisyonlarınca yapılan idari iş ve işlemlerde uygulanabileceği açıkça görülür. Başka bir deyişle yargı önüne getirilen bu gibi uyuşmazlıklarda harman yeri vasfının yargı yerinde değiştirilebileceği düşünülemez. Ne var ki; somut olayda, öncesi harman yeri olan 3155 parsel sayılı taşınmaz arsa vasfına dönüştürülerek Belediye adına tescil edilmiş ise de, Belediyenin idari kararla doğrudan yaptığı bu tescil işlemi yasadaki deyimiyle «yolsuz tescil» niteliğindedir. Bu gibi durumlarda hukuken yokluk ifade eden tapu üzerindeki hak korunamaz. Ancak; öncesi harman yeri olan ve kamunun genelinin yararlandığı bu yer imar uygulamasında yine kamunun genelinin yararlandığı bir yer olarak bırakılmak koşuluyla imar planına alınabileceğinden (örneğin meydan, yol, park, yeşil alan, otopark, toplu taşıma istasyonu, terminal…. gibi) bu yerin kamunun yararlanmasına tahsis edilmek üzere ve bu koşulla Hazine adına tescili gerekir.
Mahkemece bütün bu yönler düşünülmeden davanın yazılı olduğu şekilde reddi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.04.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.