Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/16613 E. 2020/7137 K. 11.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16613
KARAR NO : 2020/7137
KARAR TARİHİ : 11.11.2020

14. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 28/01/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 20.04.2011 tarihinde vefat eden muris …’ın terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, TMK’nın 605/2. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mahkemece davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalının değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının harcın tahsiline ilişkin 3 No’lu bendinde yer alan ” davalıdan” ibaresinin hüküm sonucundan çıkarılarak yerine ”davacılardan” ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının “Davacılar tarafından yatırılan 25,20 TL harç 222,00 TL masraf olmak üzere 247,20 TL mahkeme masrafının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,” şeklindeki 4 No’lu bendinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine “Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,” yazılmak suretiyle düzeltilmesine, hüküm sonucunun ”Davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına” şeklindeki 5 No’lu bendinin ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacılar yararına takdir olunan 1.800,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,” şeklindeki 7 No’lu bendinin hükümden tamamen çıkartılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.