Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/16311 E. 2019/2671 K. 25.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16311
KARAR NO : 2019/2671
KARAR TARİHİ : 25.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı … Konut Yapı Koop. Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılardan …, …, …, … ve …ile davacının müştereken paydaş oldukları 460 ada 17 parselde kayıtlı arsa üzerinde diğer davalı…Konut Yapı Kooperatifi ile 9 Aralık 1997 tarih ve 20421 yevmiye sayılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmenin 7. maddesinde, inşa edilecek ana yapılardan A Blokta yer alacak dükkanın davacı …’ya satılacağının kararlaştırıldığını, buna göre A Blok altındaki dükkanın belirlenen metre kare birim fiyatı bedeli üzerinden davacıya satışının vaat edildiğini, söz konusu parsel üzerinde kat mülkiyeti kanununa göre mimarı proje ve ek projeler çizildiğini, yapı ruhsatı alınarak sözleşme ve projelere uygun olarak yapının tamamlandığını ve kullanılmaya başladığını, kat irtifakı kurulmamış olsa dahi kendilerine yetki verildiği takdirde tapuda bağımsız bölüm tesis etmeye hazır olduklarını, dükkanın müvekkile teslim edildiğini, davalı yükleniciye bedeli alıp edimini yerine getirmesi için … 25. Noterliğinden ifaya davet ihtarını gönderdiklerini, davacının bu satış vaadi bedeline mahsuben … Bankası … Şubesinden 03.08.1999 tarihli dekontla 100,00TL aynı bankanın 15.03.2001 tarihli makbuzu ile de 500,00TL ödeme yaptığını, davalının kalan bakiye satış vaadi bedelini ödemek istedikleri halde almadığını, tapuda kat irtifakı kurulmamışsa bu kat irtifakının kurulması için taraflarına yetki verilerek kat irtifakı kurulmasına, kat irtifakı kurulduktan sonra veya kurulmuşsa davalılar üzerinde bulunan tapu kaydının iptali ile davacı adına hükmen tesciline, tevdii mahali tayini ile satış vaadi bedelinin satış vaadinde bulunan müteahhit adına bu tevdii mahaline yatırılmasına ve depo ettirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …, … ve … davayı kabul etmişlerdir.
Davalı Kooperatif vekili, davacının talep ettiği hususların … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/416- 459 E- K sayılı dosyası ile reddedildiğini, davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesi içerisinde yer alan ve davanın dayanağı olan 7. madde satış vaadi sözleşmesi olarak değerlendirilecek olursa sözleşme tarihinden itibaren 10 yıllık süre içerisinde satış vaadine dayalı tescil davası açılabileceğinden zamanaşımı ve hak düşürücü süreler nedeniyle de davanın reddinin gerektiğini, … tarafından kooperatife herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine kooperatifin 29.01.2006 tarihli genel kurul toplantısında söz konusu dükkan ile ilgili olarak muhatap … tarafından kooperatife hiçbir ödeme yapılmaması ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle dükkanının satışının iptal edilmesine karar verildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili ve davalı Karanfil Konut Yapı Kooperatifi vekili temyiz etmişlerdir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nin 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olaya gelince; … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/416 Esas, 2010/459 Karar sayılı dosyası ile görülen davada, davacıların iş bu dosya davacısı … ve iş bu dosya davalılarından … ile … olduğu, davalının ise iş bu dosya davalısı Karanfil Konut Yapı Kooperatifi olduğu, davanın inşaatın geç yapılması nedeniyle gecikme tazminatı ve kira kaybı tazminatı talebi ile …’ya kat karşılığı inşaat sözleşmesinde geçen ve iş bu davanın da konusunu oluşturan dükkanın satış vaadinin yerine getirilmesi olduğu, yapılan yargılama sonunda; “davacı …’ın ödeme iddiasının kesin delille ispatlayamadığı ve davacı …’ın kendi edimini yerine getirmeden karşı edimin ifasını isteyemeyeceğinden söz konusu talebin reddine” karar verilmiş, hüküm 06.01.2011 tarihinde taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. Bu durumda ortada bir kesin hüküm bulunduğundan mahkemece eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; mahkemece dava konusu taşınmazda kat irtifakı kurulmadan, kat irtifakı kurulması varsayımına dayalı olarak, doğrudan doğruya tüm taraflara arsa payı dağıtımı yapacak şekilde ve infazı mümkün olmayan bir hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.