Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/16159 E. 2019/2643 K. 25.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16159
KARAR NO : 2019/2643
KARAR TARİHİ : 25.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.10.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının murisi …’a ait 4950 kadastral parsel sayılı taşınmazın, Kızılcakışla Belediye Başkanlığının, 14.02.1997 tarih, 25 nolu Encümen Kararı ile imar parseline dönüştürüldüğünü; ancak kadastral parsel üzerindeki binanın 185 ada 13 sayılı imar parselinde kaldığını ileri sürerek, imar parselinin tapu kaydının iptali ile muris … mirasçıları adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, imar uygulamasının idare mahkemesince iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Yasal ayrıcalıklar dışında, Türk Medeni Kanununun 684/1 ve 718/2. maddelerine göre arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Bu kuralın istisnalarından birisi de 3194 sayılı İmar Kanununun 18/9. maddesinde yer almaktadır. Anılan madde; “Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içerisinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan veya mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülmeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe, bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur” şeklinde düzenlenmiştir.
Getirilen bu özel hüküm ile mütemmim cüz (ayrılmaz parça) olan yapı ile zemin arasındaki hukuki ilişki kesilmiş, bazı durumlarda yapı üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerince kullanma imkânı sağlanmış, zemin malikinin tasarruf gücü kısıtlanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve TMK’nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ayrıca, kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Somut olaya gelince; davacının murisine ait 4950 sayılı kadastral parsel ile birden fazla taşınmazın, Kızılcakışla Belediyesince 14.02.1997 tarih ve 25 sayılı Encümen Kararı ile imar düzenlemesine tabi tutulması sonucu 185 ada 12, 13, 14 ve15 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, davacının murisi …’ın ise payı karşılığında 185 ada 14 parselde paydaş haline geldiği, 4950 parsel sayılı taşınmazda … tarafından yapıldığı iddia edilen yapının 13 parselde kaldığı, bilahare, dava dışı Hüseyin Hitit tarafından kendisine ait 4949 sayılı kadastral parsel yönünden açılan davada … İdare Mahkemesinin, 30.10.2001 tarih, 2001/134 Esas, 2001/800 Karar sayılı ilamı ile yapılan bu uygulamanın uyuşmazlık konusu 4949 sayılı kadastral parsele ilişkin kısmının iptaline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmekle, 4950 sayılı kadastral parselden imar uygulaması suretiyle oluşan 185 ada 13 sayılı imar parseline ilişkin imar sicil kayıtlarının hukuki geçerliliğini koruduğu anlaşılmaktadır.
O halde imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanağı olan idari işlem idari yargı yerinde iptal edilmediği sürece tapu iptali ve tescil davasının dinlenemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.