Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/14764 E. 2020/640 K. 21.01.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14764
KARAR NO : 2020/640
KARAR TARİHİ : 21.01.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 06.10.2015 gününde verilen dilekçe ile çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kadastro tespitine itiraz talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kadastro tespitine itiraz istemlidir.
Davacı, 193 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kendisine, 193 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise davalıya ait olduğunu, davalının, kendisine ait 193 ada 10 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına kazık çakmak ve ip çekmek suretiyle müdahale ettiğini, öte yandan tarlasına erişim için mevcut olan tek yolun kadastro çalışmaları sırasında davalı adına kayıt ve tescil edildiğinden taşınmazını amacına uygun olarak kullanamadığını ileri sürerek yapılacak teknik ölçüm neticesinde tarafına ait olduğu tespit olunacak ve hatalı olarak davalı adına tespit edilmiş olan 193 ada 9 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalı adına tapu kaydının iptali ile adına tescilini ve davalının taşınmazına yönelik müdahalesinin önlenmesini talep etmiştir.
Davalı, 193 ada 9 parsel sayılı taşınmazın satış suretiyle adına tescil olunduğunu, kendisince kadastro müdürlüğüne müracaat edilerek aplikasyon yapıldığını, teknik elemanlarca dikilen sınır belirtir kazıkların halen taşınmazlar sınırında bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilerek “…Dava konusu … ili, … ilçesi, … Köyü 193 ada 9 parsel sayılı taşınmaza ilişkin açılan davanın kabulüne, bu parselin fen bilirkişilerinin 09/05/2016 havale tarihli raporlarında kırmızı boyalı olarak A harfi ile gösterdikleri 138,90 m²’lik alanının davalı adına olan tapu kaydının iptaline, bu alanın 193 ada 9 parselden ifraz edilmek suretiyle davacının paydaşı olduğu 193 ada 10 parsel alanına eklenerek ilgili parsel alanı 6507.14 m² olacak şekilde tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu … ili, … ilçesi, … Köyü, 193 ada 9 parsel içerisinde kalan fen bilirkişilerinin 09/05/2016 havale tarihli raporuna ekli krokisinde mavi renkli olarak C harfi ile gösterdikleri 21,56 m²’lik alana ilişkin açılan davanın kabulüne, bu alana ilişkin davalı adına olan tapu kaydının iptaline, bu alanın yol olarak haritasında gösterilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekili temyiz etmişlerdir.
Hemen belirtilmelidir ki, HMK’nin 24/1. maddesine göre “Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.” hükmü amirdir. Öte yandan HMK’nin Taleple Bağlılık İlkesi başlıklı 26. maddesi ise “(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” şeklindedir. Davacının dava dilekçesinde, yargılama esnasındaki beyanları doğrultusunda, kendisine ait 193 ada 10 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından kazık dikmek ve ip çekmek suretiyle müdahalede bulunulduğu iddiasıyla çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi istemi ve kadimden beri yol olarak kullanıldığı halde davalıya ait 193 ada 9 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde tespit gördüğünden yol olarak kullanılan kısma yönelik kadastro tespitine itiraz istemli eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacı yanın dava dilekçesinin incelenmesinde talep sonucu ile dava dilekçesi içeriği örtüşmemekte ve mahkemece bu doğrultuda davacı tarafa herhangi bir açıklama yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. 193 ada 10 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespiti sırasında davalı ya da komisyonda itirazlı olarak bırakılan bir yer olduğu ve 03.10.2011 tarihli 1361 yevmiye sayılı işlem ile davacı … ve dava dışı…, …, … ve … adına paylı olarak tescil olunduğu, davalı tarafa ait 193 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise 03.09.2008 tarihinde kadastro tespitinin kesinleşerek taşınmazın dava dışı … mirasçıları adına paylı olarak tescil edildiği, davalı …’ın ise satış ve birleştirme işlemi sonucu 11.02.2014 tarihinde taşınmazın kayden maliki olduğu anlaşılmaktadır. 193 ada 10 parsel sayılı taşınmazın senetsizden tescil olunduğu halde 193 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 16.04.1959 tarih, 10 sıra, 68 cilt, 86 sayfa numaralı 2757 m2 yüzölçümlü tapu kaydına dayanarak tescil olunduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemece, dayanak belgeler getirtilip keşif esnasında bu kayıtların mahalli bilirkişilerin de beyanı ile uygulanması ve davacı yanın kadim yol iddiası ile kadastro tespitine itiraz ettiği gözetildiğinde mahalli bilirkişilerden şüpheye yer bırakmayacak şekilde bu iddianın araştırılması gerekirken keşif ve bilirkişi raporlarının izlenebilir ve denetime elverişli olmadığı gözetilmeksizin ve davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin herhangi bir gerekçe içermeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, davacının 193 ada 10 parsel sayılı taşınmazda paydaş olup tek başına müdahalenin men’i talepli eldeki davayı açabileceği ne var ki, komşu parselden bir kısmın iptali ile adına tescilini tek başına isteyemeyeceği, diğer paydaşların da davada yer alması gerektiği düşünülmeksizin yukarıda belirtilen HMK’nin 24/1 ve 26. maddelerine aykırı olarak davacı yana talebi de açıklattırılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.