Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/14504 E. 2019/8788 K. 18.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14504
KARAR NO : 2019/8788
KARAR TARİHİ : 18.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 03/09/2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, … ilçesi Namık Kemal Mahallesinde bulunan 1327 ada 11 numaralı parseldeki, davalının ise 1327 ada 2 numaralı parseldeki birbirine komşu yazlık evlerin maliki olduklarını, davalının herhangi bir ruhsat almaksızın bahçesinde, evinin bir cephesini kapatacak, görüş ve hava sirkülasyonunu engelleyecek şekilde yan yana birkaç odadan oluşan bir yapı inşa ettiğini, yapının TMK’nin 737 ve devamı maddelerinde düzenlenen komşuluk hukukundan doğan hakları ihlal eder nitelikte olduğunu belirterek 1327 ada 2 parselde inşa edilen ruhsatsız yapının kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, malik oldukları taşınmaz ile davacıların hissedarı bulunduğu taşınmazların birbirine arka planda komşu olduklarını, binaların 1970 yılında o günün şartları ve ihtiyaçlarına göre yapıldığını, günümüz ihtiyaçlarına cevap vermemesi sebebiyle tüm maliklerin kendi bağımsız bölümlerinde ruhsatlı ve ruhsatsız olarak 40 senelik komşuluk münasebetlerine de güvenerek tadilat ve tamiratlar yaptıklarını, yapılan tadilat ve ilavenin komşuluk haklarını ihlal eder mahiyette olmadığını, davacının ön cephesinin tamamen caddeye hakim olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapının bilirkişi raporunda gösterilen 6,60 ve 16,47 m²’lik alanın, hava sirkülasyonunu etkilemesi nedeniyle komşuluk hukukuna aykırı müdahalenin önlenmesine ve kal’ine karar verilmiştir.
Hükmü davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istemine ilişkindir.
1) Yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2)Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “Komşu Hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Davaya konu olayda davacı, davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının taşınmazına zarar verdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal istemiştir
Mahkemece mahallinde yapılan inceleme sonucu alınan 14.08.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davalı taşınmazında inşa edilen yapının yapı yaklaşma mesafesini ihlal ettiği, görüntü kirliliği oluşturduğu ve davacıya ait 11 parselde bulunan evin hava sirkülasyonuna engel olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun hoşgörü ve tahammül sınırını aşan bir nitelik taşıması ve site içinde bütün evlerin aynı tip olmasına rağmen davalının bu durumu kendi lehine bozması nedeniyle davanın binanın yıkılması suretiyle kabulüne karar verilmesi gerekiriken yazılı gerekçelerle kısmen kabulü doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde davacının yatırdığı peşin temyiz harcının iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.