Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/14391 E. 2019/8591 K. 11.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14391
KARAR NO : 2019/8591
KARAR TARİHİ : 11.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16/06/2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, … ilçesi, 2262 ada 28 parsel sayılı 80 m2 Mesahalı … Vakfından olan arsa vasıflı taşınmazın 1/6 hissesinin … oğlu …, 1/6 hissesinin … oğlu …, 1/6 hissesinin … oğlu … adlarına 22/09/1314 tarihli kayda istinaden 20/11/1939 tarihli kadastro tespiti ile kayıtlı bulunduğunun tapu kaydının tetkikinden anlaşıldığının uzun zamandan beri sahipsiz kalan taşınmaz mutasarrıflarının gaip olması nedeniyle kendileri ve varisleri tarafından bugüne kadar intikal talebinde bulunumadığını belirterek, gaiplik kararı verilmek suretiyle dava konusu taşınmazın 3/6 hissesinin 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesi gereğince … … adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın maliklerinin nerede olduğu tespit edilmediği için haklarında kayyım tayinine karar verildiğini öncelikle vakıf gayrı sahih bir vakıf ise taşınmazın 3/6 hissesinin devlete geçeceğini, dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından yönetilen kısmında hisseler üzerinde vakıf şerhi bulunmadığını, kaydında vakıf olarak görülen gayrimenkulün 1290 tarihli talimname hükümlerine ve şartlarına uygun olarak bir vakfiyeye sahip olmayıp, bu vakfiyesi de tasdikli vakıf defterine kayıtlı değil ve halen de maksat ve gayesine uygun olarak kullanılmıyorsa kaydındaki şerhe rağmen hukuken vakıf sayılamayacağının açık olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, vakıf adına tescili talep edilen dava konusu taşınmazdaki hisseler üzerinde vakıf şerhi olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu 2262 ada 28 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına göre 80 m2 mesahalı arsa nitelikli taşınmaz olup, maliklerinin 1/6’şar hisse ile … oğulları …, … ve … olduğu, bu hisselerin 20/11/1939 tarihinde tesis kadastrosu ile oluştuğu, kalan 1/2 hissenin ise 27/05/1982 tarihinde satış ile … oğlu … isimli kişiye ait olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın kadastro beyanname ve kayıt varakasında vasfı “Arsa- … …” yazılıdır. Tapu kayıt malikleri olan … oğulları …, … ve …’in nerede oldukları ve mirasçılarının tespit edilememesi nedeniyle bu kişilere 3561 sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince İstanbul Dertardarı kayyım olarak atanmıştır.
5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesinde; “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti … adına tescil edilir.” denilerek, icareteynli ve mukataalı vakıf taşınmazların belli koşullarda vakıflarına dönmesini düzenlemiştir.
Mahkemece, dava konusu hisselerin kaydında vakıf şerhi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu taşınmaza ait tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte ve vakfa ait tüm kayıtlar getirilmeli, gerektiği takdirde tercümeleri yaptırılmalı, uzman bilirkişilerden rapor alınarak vakfın cinsi ve niteliği, dava konusu hisselerin kayıtlarında vakıf şerhi bulunup bulunmadığı saptanmalı, hasıl alacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.