Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/14303 E. 2019/7703 K. 13.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14303
KARAR NO : 2019/7703
KARAR TARİHİ : 13.11.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 15.07.2014 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, … Köyü 103 ada 25 parselin maliki olduğunu, bu taşınmaza yakın mesafede bulunan dereden su getirdiklerini ve kendi taşınmazlarındaki havuza aktardıklarını, 350 adet kavak ve selvi ağaçlarının olduğunu, davalıların taşınmazındaki su borularını sökerek kendilerine ait taşınmaza suyu taşıdıklarını belirterek, suya elatmanın önlenmesine, su kaynağının eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu yerin …,… ilçesi sınırlarında kaldığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu ileri sürmüş, suyun kendileri tarafından götürüldüğü iddia edilmiş ise de dava konusu suyun …Köyü Tüzel Kişiliği tarafından götürüldüğünü, suyun kendi köylerinden çıktığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne, 09.10.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda belirtilen ve davacıya ait … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan havuzu besleyen su kaynağına davalılar tarafından yapılan müdahalenin menine, su kaynağının eski hale iadesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden davalıların … ili, … ilçesi, … köyü muhtar ve azaları olduğu anlaşılmaktadır. Davalılar dava konusu suyun kendi köylerinin sınırları içerisinden çıkan kadim suları olduğunu, suyun … Köyü Tüzel kişiliği adına Orman İşletme Müdürlüğünden izin alınmak suretiyle köylerine götürüldüğünü savunmuşlardır.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
O halde, davalılar yukarıda açıklandığı gibi … Köyü muhtarı ve azaları olup, davada pasif husumet ehliyetleri (davalı sıfatı) bulunmadığından davanın bu nedenle reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.