Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/14046 E. 2019/5761 K. 25.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14046
KARAR NO : 2019/5761
KARAR TARİHİ : 25.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27/08/2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Davacılar, 05.08.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile … ve arkadaşlarının 137 parsel numarasında kayıtlı iken ifraz sonucu 449 parsel numarası alan taşınmazdaki hak ve hisselerini satın aldıklarını, tapuya şerh ettirdiklerini, davalının bu şerhi görerek satın aldığını, tapu kaydının iptali ile intifa hakkının … adına, mülkiyet hakkının … adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, iyi niyetle satın aldığını, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece verilen ret kararları Dairemiz tarafından gerekçeleri açıklanarak bozulmuş, en son bozmaya uyularak verilen ret kararı “6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi uyarınca yeni bir hüküm kurulmak üzere” bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmuş ve tekrar davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcının bu edimini yerine getirmemesi halinde vaad alacaklısı Türk Medeni Kanununun 716. maddesinden yararlanarak taşınmaz mülkiyetinin hükmen geçirilmesini mahkemeden isteyebilir. Diğer taraftan, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesince taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin tapuya şerhi halinde sözleşmeyle kazanılan şahsi hakkın taşınmaza sonradan malik olanlara karşı ileri sürülme olanağı vardır. Gerçekten 2644 sayılı Tapu Kanunun 26/5. maddesinde sözleşmenin tapuya şerhinden itibaren 5 yıl içinde satış yapılmaz ise gayrimenkul siciline verilen şerhin tapu sicil muhafızı veya memuru tarafından resen terkin olunacağına dair hüküm bulunmaktadır. Somut olayda satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verildiği 08.08.1991 tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği halde satış işlemi yapılmadığında tarafların bir uyuşmazlığı yoktur. Ancak Tapu Kanunun 26/5 maddesinin Tapu Sicil Tüzüğünün 69/4 maddesi karşısında terkin işleminin Tapu Müdürlüğü veya memurlarınca resen yapılacağı veya şerhin kendiliğinden hükümsüz kalacağı şeklinde anlamamak, terkin işleminin ancak 5 yıllık sürenin geçmesi ve taşınmaz maliklerinin bu sürenin geçtiğini belirterek terkin talep etmeleri üzerine yapılacağı şeklinde kabul etmek gerekir. Böyle bir istem bulunmadığı sürece de Türk Medeni Kanunun 1021 maddesi hükmünce tapu sicilleri herkese açık olduğundan kayıtlarda bulunan şerh taşınmaza sonradan malik olan kişileri bağlar.
Somut olayda, davaya dayanak 05.08.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi 08.08.1991 tarihinde şerh edilmiş olup, davalı taşınmazı 12.05.2006 tarihinde satış vaadi borçlularından satın almıştır. Satın aldığı tarih itibariyle şerh tarihinden itibaren 5 yıl geçmiş ise de tapu kaydından terk edilmediğinden davalının sözleşmeden bilgi sahibi olduğu anlaşılmakla artık iyi niyet iddiası dinlenemez. O halde gayrimenkul satış sözleşmesinin unsurları gözetilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcını yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.