Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/14042 E. 2019/5570 K. 19.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14042
KARAR NO : 2019/5570
KARAR TARİHİ : 19.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23/06/2014 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmazsa tazminat, bu da mümkün olmazsa geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, mümkün olmadığı takdirde geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin Söğüt köyünde bulunan evine ulaşmak için yol olarak kullanmak maksadıyla, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 60 parsel sayılı taşınmazı 1.000,00 TL bedel ile satın aldığını, taşınmazı halen kullandığını, ancak davalı tarafın devirden kaçındığını, bu nedenle 60 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, tescil mümkün değil ise davalıya ödenen 1.000,00 TL bedelin 2000 yılı aralık ayından itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini, aksi halde davaya konu taşınmazdan davacıya ait taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 60 parsel sayılı taşınmazda davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 3194 sayılı İmar Kanununun 18/son maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir.
Somut olaya gelince; Marmaris 2. Noterliğinin 21.12.2000 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi incelenmekle, satış vaadinde bulunanın davalı …, satış vaadini kabul edenin ise dava dışı … olduğu, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile her ne kadar …’ın davacı adına işlem yaptığı iddia edilmiş olsa dahi satış vaadi sözleşmesinin vekaleten yapılmadığı, ayrıca sözleşmede taşınmazın ada ve parsel numarasının yazılı olmadığı, sözleşmenin yapıldığı tarihte taşınmazın tapusuz olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda; dava konusu satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuya kayıtlı olmadığı anlaşıldığından, sözleşmenin ifa olanağı bulunmamaktadır. İfa olanağı bulunmayan ve Türk Borçlar Kanunu’nun 237. maddesi uyarınca geçersiz sayılan bir sözleşmeye dayanılarak tescil hükmü kurulması mümkün olmayıp, vaat alacaklısı sözleşmeye dayalı olarak ödediği bedelin iadesini isteyebilir.
Öte yandan satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan davacının bedel iadesini dahi talep etmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece; davacının tapu iptal ve tescil talebinin kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, geçit hakkı kurulması talebi konusunda araştırma ve inceleme yapılarak bir hüküm kurulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.