Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/13006 E. 2017/2055 K. 17.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13006
KARAR NO : 2017/2055
KARAR TARİHİ : 17.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki şerhin terkini ile tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 15.03.2016 gün ve 2015/16190 – 2016/3281 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, şerhin terkini ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmişler, hüküm Dairemizin 15.03.2016 tarihli ve 2015/16190 Esas – 2016/3281 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Bir kısım davalılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmuşlardır.
Davacı vekili ile davalılar …, davalı … ve bir kısım davalılar vekili hükmün verilmesinden ve kararı temyizinden sonra 10.01.2017 tarihli aynı dilekçesi ile davadan ve temyizden feragat ettiklerini bildirmişler, dosyada mevcut vekaletnamelerde de feragate yetkili oldukları anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.12.2012 tarihli, 2012/13-1369 Esas, 2012/1221 Karar sayılı kararının gerekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; kural olarak davadan feragatin temyiz isteğinden vazgeçme yanında daha geniş kapsamlı olduğu aşikârdır. Zira birincide temyiz dilekçesinin reddine karar verilmekle yetinilecek, diğerinde ise feragatin hukuki niteliği gereği bu konuda karar verilmek üzere mahkeme kararı bozulacaktır. Aynı zamanda verilen bu iki dilekçenin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve davadan feragatin bir yerde temyizden feragat isteğini de içereceği düşünülerek davadan feragat isteği esas alınarak çözüme ulaşılması gerektiği görüşü benimsenmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 307. maddesinde feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu belirtilmiştir. Aynı yasanın 308. maddesi gereğince de kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.
6100 sayılı HMK’nın “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Bu nedenle mahkemece verilen kararın davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır. (11.04.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 27.05.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı)
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.03.2017 tarihli, 2015/16190 Esas ve 2016/3281 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, hükmün feragat nedeniyle BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyenlere istek halinde iadesine, 17.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.