Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/11580 E. 2019/1683 K. 26.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11580
KARAR NO : 2019/1683
KARAR TARİHİ : 26.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.11.2012 gününde verilen dilekçe ile yükleniciden temlik alınan şahsi hakka dayalı tapu iptal ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptal ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne dair verilen 18.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, davalı yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı arsa sahibi … davanın reddini savunmuş, mahkemece dava esastan incelenerek sonuçlandırılmıştır.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da bir konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır.
Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
(l) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.

Somut olayda da; davacı tüketici yüklenicinin temlikine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğundan o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan bir zorunluluktur. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması gerekirken çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, 7201 sayılı Tebligat Kanununun; “Bilinen Adreste Tebligat” kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”, 12. ve 13. maddelerinde hükmi şahıslara tebliğin yetkili temsilcilerine yapılacağı, iş saatlerinde yerinde bulunmadığında orada hazır memur ve mustahtemlerinden birine yapılacağı hususu düzenlenmiştir. “Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” kenar başlıklı 35. maddesinin dördüncü fıkrasında, tüzelkişi muhatabın bilinen adresine çıkartılan tebligatın daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzelkişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.
Hükümlerine yer verilmiştir. Gerekçeli kararın ve temyiz dilekçesinin davalı … İnşaat Taah. Tic. Ltd. Şti’ne Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakla; ilgili kurum ve Ticaret Sicili Müdürlüğünden en son güncellenmiş adreslerinin sorularak araştırılıp tespit edilecek adresine Gerekçeli kararın Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi, bu şekilde bilinen adrese tebliğin sağlanamaması halinde tebligat kanunun 35/4. maddesine göre tebliğin sağlanması gerekirken, ilk olarak tebligat kanunun 35/4. maddesi gereğince yapılması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.