Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/11438 E. 2017/4124 K. 22.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11438
KARAR NO : 2017/4124
KARAR TARİHİ : 22.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalılardan … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
I)…. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2003/281 Esas sayılı dosyasının akibeti sorularak, kesinleşmişse kesinleşme şerhli onaylı karar örneğinin temin edilmesi,
II)1-“Bilinen Adreste Tebligat” kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”,
2-7201 sayılı Tebligat Kanununun 6.6.1985 tarih 3220/5 maddesi ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasında “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil biden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır” hükümleri öngörülmüştür.
Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde davalılardan …’ın Av. …., …’nun ise Av. ….. verdiği vekaletnamenin sunulu olduğu ancak azil veya istifaya ilişkin herhangibir bilgi veya belgenin bulunmadığı, vekil varken asile yapılan bu tebligatların usulüne uygun olmadığı, kaldı ki davalılardan …’ın bilinen en son adresine tebligat çıkarılıp bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılacağı hükmü gözardı edilerek ilk seferde bu davalının adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesine göre kendisine yapılan gerekçeli karar tebliğinin de usulüne uygun olmadığı yine kendisine gerekçeli karar ilanen tebliğ edilen davalı …’ın dosyada kayıtlı MERNİS adresi bulunduğu anlaşıldığından gerekçeli kararın adı geçen davalılara 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 22.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.