Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/11349 E. 2019/891 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11349
KARAR NO : 2019/891
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 04.03.2014 tarihli, 2014/3187 Esas – 2014/2038 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … vekili ve … vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, 1394 (2079) parsel sayılı, 12719 m2’lik taşınmazın 1773,39 m2’lik kısmının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde … Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilerek, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin anılan bölümü üzerine de 5590 ada 2, 3 ve 4 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede … Belediyesince yapılmış olan 37 No’lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek 5590 ada 2, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların binmeli alana isabet eden 173,39 m2’lik kısmının tapu kaydının iptali ve kök parsele geri dönüşümünü teminen hazine adına tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, … Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına; diğer davalılar yönünden açılan davanın kabulüne dair verilen hükmün, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 04.03.2014 tarihli, 2014/3187 Esas – 2014/2038 Karar sayılı ilamı doğrultusunda noksan soruşturmayla karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, … Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına; diğer davalılar yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar … vekili ve … temyiz etmişlerdir.
Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet kanun gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan; 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanun ile ilga edilmiş ise de bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerektiği açıktır. Ayrıca kapanmış yollar bakımından da 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.
Ancak, anılan bu hususlar önceki bozma ilamında belirtilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiği söylenemez. Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmuş olmakla bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı ve buna göre bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; … Belediyesi tarafından yapılan 37 no’lu imar düzenlemesi ile sonrasında … Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edildiği bilinmekte olup, bozma ilamına uyulduktan sonra 16.04.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunun bozma gereklerini tam olarak karşılamadığı görülmektedir. Hükme esas alınan 28.09.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda; dava konusu yerin 37 no’lu imar uygulaması sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşlık ve dağlıkta kalan ve imar planında yol ve parkta kalması nedeniyle ihdas edilmeyen alanda kaldığı, yapılan ikinci imar uygulamasında ise imar planında konut alanı olması nedeniyle imar planı gereğince 1394 sayılı ihdas parselinin … Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiği, dava konusu kısmın ilk uygulama olan 37 no’lu imar uygulaması sırasında ihdas edilmiş olsa idi ilk uygulamanın yapıldığı tarih olan 08.06.1998 tarihinde 775 sayılı Yasa’nın 3/2. maddesi yürürlükte olduğu için ilgili belediyesine devri gereken yerlerden olacağını, ne var ki ilk uygulamada imar planında yol ve parkta kalması nedeniyle ihdas edilmediğinden taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olmadığı belirtilmiş ise de çekişme konusu taşınmazın belediye sınırları içerisinde olup olmadığı dahi belirtilmeksizin sadece imar uygulamasının yapıldığı tarih esas alınarak 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından yapılan değerlendirmenin yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece, dava konusu alanın hangi tarihte belediye veya mücavir saha içerisinde alındığının belirlenmesi; çekişmeli yere ilişkin kadastral pafta, 1394 parsel ve 622 sayılı kadastral parsellerin krokileri ile 1 ve 2. imar uygulamaları sonucu bu alana ilişkin imar krokileri (varsa çakıştırılmış kroki) ile tedavüllü tapu kayıtları ve dayanak belgeleri getirtilerek davaya konu taşınmazın şuyulandırma işlemleri öncesi ve sonrası niteliklerinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçeklemediğinin, başka bir ifadeyle, çekişmeli taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığının saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar … vekili ve … vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.