Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/11248 E. 2019/946 K. 06.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11248
KARAR NO : 2019/946
KARAR TARİHİ : 06.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.06.2014 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin, …-… Karayolu 28.m.’de yer alan ve içinde açık ve kapalı restaurant, akaryakıt istasyonu, otel, alış veriş merkezi, spor kompleksinin işletmecisi olduğunu, davalının ise, müvekkiliyle aralarında 300-400 metre bulunan büyük bir besi çiftliğini işlettiğini, işlettiği bu çiftlikte çok sayıda büyük baş hayvan beslediğini ve bunların kesimini yaptığını, davalının çok sayıda beslediği hayvanların gübrelerini usulüne uygun bir şekilde depolamadığını, atık sularını açık alanda biriktirmesi ve ilaçlama yapmaması neticesinde çevreye dayanılmaz bir koku yayıldığını, çevrede sinek ve diğer böceklerin popülasyonunda ciddi bir artış meydana geldiğini, tecavüzün önlenmesi kapsamında davalının işletmesinin halen mevcut şekliyle faaliyetini sürdürmesine son verilmesine, davalının hayvan gübrelerini ve atık sularını açıkça biriktirmesinin önlenmesine, kapalı alanda depolamasına, sinek ve diğer böceklerin artışının önlenmesi için düzenli olarak ilaçlama yapmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının davasının kısmen kabulü ile, davalı …’nin işletmesinde bulunan çevreye yaymış olduğu koku nedeniyle müdahalenin menine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
TMK madde 683’deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bunun için de mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.
Somut olayda; mahkemece yapılan keşiflerde alınan bilirkişi raporlarına göre davalının hayvan gübrelerini açık alanda istiflediği, bu durumun yönetmelik ve mevzuata uygun olmadığı bildirilmiştir. Ne var ki mahallinde iki kez keşif yapılmasına rağmen oluşan zararın nasıl giderileceği hususunda yeterli açıklıkta bilirkişi raporu aldırılmamış, infaza uygun hüküm kurulmamıştır.
Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde, mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderilme şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin karar yerinde açıkça gösterilmesi zorunludur. Esasen bu husus 6100 sayılı HMK’nun 297.maddesi hükmü gereğidir. Ne var ki, bilirkişi raporlarında zararın giderilme şekli gösterilmemiştir.
Hal böyle olunca, uzman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yerinde yeniden keşif yapılarak, komşuluk hukukuna aykırı olduğu iddia edilen eylemler tek tek değerlendirilerek bu eylemlerin haksızlık teşkil edip etmediğinin saptanması, bu nedenlerle davacıya ait işletmede bir zarar meydana gelmişse, ne gibi önlemlerle zararın giderilebileceği hususunda infaza elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.