Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/11213 E. 2019/4007 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11213
KARAR NO : 2019/4007
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 07.07.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu … İlçesi, 328 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığını, 176 parsel sayılı taşınmazın paydaşının rıza göstermemesi nedeniyle 327 parsel sayılı taşınmazdan geçmek zorunda kaldığını, yolunun 1 kilometre uzadığını, taşınmazına ulaşmak için en kısa yerin 176 parsel sayılı taşınmazda bulunduğunu, bu taşınmazdan geçilmesi halinde mesafenin çok kısaldığını ileri sürerek 176 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davacının maliki olduğu 328 parsel sayılı taşınmazın evveliyatta 84 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, 84 parsel sayılı taşınmazın ikiye bölündüğünü, 327 ve 328 parsel sayılı taşınmazların davacı ve kardeşi arasında paylaşıldığını, 84 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin bulunduğunu, paylaşım sırasında yolun dikkate alınmış olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece yapılan 27.03.2015 tarihli keşif sonucu alınan 02.04.2015 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekindeki kroki incelendiğinde 328 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit tesisi için 2 alternatif belirlendiği, 1. alternatifin krokide B harfi ile gösterilen 328 parselin batısında yer alan 176 parsel sayılı taşınmazdan geçtiği, bu güzergahın 176 parsel sayılı taşınmazı ikiye böldüğü, davacı parselinden 176 parsel sayılı taşınmaza ulaşmak için iki taşınmazın arasında mülkiyet sınırı olan 2- 2,50 metre genişlikte ve 1 – 1,50 metre derinlikte bulunan dere yatağı üzerine kutu menfez veya demirli beton köprü (baks) yapılması gerektiği, 2. alternatifin ise krokide A harfi ile gösterilen 328 parselin kuzeyinde yer alan 327 parsel sayılı taşınmazdan geçtiği, bu alternatifin ise 327 parsel sayılı taşınmazı böldüğü, davacı tarafından kullanılan 1 – 1,50 metre genişlikte eylemli patika yolun genişletilerek 3 metre eninde yol oluşturulabileceği, 327 parselin sınırında yer alan dere ile A harfi ile belirlenen güzergah arasında ve krokide yeşil renk ile gösterilen kısmın sel suları ve toprak yapısı nedeniyle eğimli ve çöküntü halinde olduğu emek ve masraf ile yol haline getirilerek kullanılamayacağı belirtilerek A harfi ile gösterilen kısmın aynı zamanda 327 parsel için de yol olarak kullanılmaya müsait olduğu belirtilmiştir. Davacının, krokide A harfi ile gösterilen yerde heyelan riski bulunduğu yönündeki itirazı üzerine alınan 16.11.2015 havale tarihli jeoloji ve inşaat bilirkişisi raporunda 176 parsel sayılı taşınmazın suya doygun ve sulak olması nedeniyle telafisi zor yeni mühendislik sorunlarını ortaya çıkaracağı, burada dere baskı veya köprü inşası gerektiği belirlenmiş, 327 parsel sayılı taşınmazda yer alan güzergahta ise mavi renk ile gösterilen 80 metrelik kısımda toprak kayması tespit edilmiş, toprak kaymasının derede ıslah yapılmamış olmasından kaynaklandığı, derenin 137 metrelik kısmına baks veya büz döşenerek toprak kaymasının kontrol altına alınması gerektiği, bu şekilde toprak kayması riskinin büyük oranda ortadan kalkacağı belirtilerek 327 parsel sayılı taşınmazda A harfi ile gösterilen güzergahın daha ekonomik ve mühendislik çalışmaları yönünden daha az sorunlu olacağı tespit edilmiştir. Davacı, 29. celse dava dilekçesinde yer alan 176 parsel sayılı taşınmazdan 328 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tesisi istemini tekrarlamış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, 327 parsel sayılı taşınmazın maliki aleyhine dava açılması için davacıya süre verilmesi üzerine Ünye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/32 Esas sayı ile açılan davada 176 parsel sayılı taşınmazın geçit tesisine daha uygun olduğu gerekçesiyle 16.05.2014 tarihli 2014/209 K. sayısı ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda; mahkemece davacının maliki olduğu 328 parsel sayılı taşınmazın çevre parsellerini gösteren geniş çaplı kroki temin edilmeli, mahallinde uzman bilirkişiler refakatiyle yeniden keşif yapılarak 328 parselin doğusundan ve dere geçmeden geçit tesisinin mümkün olup olmadığı araştırılmalı , sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.