Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/11069 E. 2019/859 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11069
KARAR NO : 2019/859
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.04.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 16.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nın 50.maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124. maddesi gereğince; Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
Türk Medeni Kanununun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitireceğinden aleyhine dava açılamaz ise de; yukarıda belirtildiği üzere maddi hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi, davacının tüm özeni göstermesine rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememesi, kısa süre önce kendisiyle işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi durumlarında yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak yargılamaya gerçek tarafla devam edilmelidir.
Bu durumda mahkemece, ölen kişinin veraset belgesi ile belirlenen tüm mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle davanın esasına girilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; dosyadaki bilgi ve belgelerden … 1. Noterliğinin 18.05.1995 tarihli 8491 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca dava konusu taşınmazı …’e vekaleten …’ın davacı …’a satmayı vaad ettiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde, “… ve … (… mirasçısını)” davalı olarak göstermiş, 16.04.2014 tarihli dilekçesi ile … ve … mirasçılarının davaya dahilini talep etmiş, mahkemece de mirasçılar davaya dahil edilerek kendilerine dava dilekçesi tebliğ edilmiştir. … dava açılmadan önce 13.07.1994 tarihinde ölmüş ise de mirasçıları davaya dahil edildiğinden ve bu durum HMK m.124/3. uyarınca kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından karşı tarafın rızasını aramaksızın mahkemece taraf değişikliği talebi kabul edilebilir. Somut olayda da bu durumun kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığı anlaşıldığından, işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.