Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/10584 E. 2019/5215 K. 16.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10584
KARAR NO : 2019/5215
KARAR TARİHİ : 16.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.05.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı Hazine vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, mirasçılık belgesinin iptaliyle yenisinin verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 05.03.1991 tarihinde vefat eden muris …’ın eşi … ile davacı arasında Beyoğlu 14. Noterliği 9764 yevmiye numaralı ve 25.04.1994 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinde, … ”eşi …’a muris ve muris evvellerinden irsen ve teselsülen intikal eden veya edecek olan tüm miras hak ve hisselerinin tamamının satışı vaad ile İstanbul Beyoğlu 537 ada 43 parselde …’dan eşi …’a intikal edecek hissenin tapuda davacı adına şerh verildiğini, ve Satış Vaadi Sözleşmesinin aleniyet kazandığını, mirasçı eş …’ın tapuda ferağ ve takrir vermeksizin 11.04.2005 tarihinde mirasçı bırakmaksızın öldüğünü ve bu nedenle Hazine aleyhine tapu iptal ve tescil davasının açıldığını, bu davada yetki belgesi ile alınan muris …’a ait İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/954 Esas.-1052 Karar sayılı mirasçılık belgesinde, murisin mirasçıları olarak yalnızca kardeşlerinin çocuklarının gösterildiğini eşi …’ın mirasçı gösterilmediğini, yine Hazine tarafından alınan İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/767 Esas, 2013/339 Karar sayılı mirasçılık belgesinde ise muris …’ı mirasçı bırakmaksızın ölümü ile mirasının Hazineye aidiyetine karar verildiğini, murisin mirasçılarının eşi … ve kardeşlerinin füruuları olduğunun ve …’ın ise mirasçı bırakmaksızın ölümü ile mirasçısının Hazine olduğunun dikkate alınmakısızın verilen İstanbul (17) 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/767 Esas, 2013/339 Karar sayılı ve İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/954 Esas.-1052 Karar sayılı mirasçılık belgelerinin, yetki belgesine istinaden iptali ile muris …’a ait yeni mirasçılık belgesinin verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, davaya konu sözleşmenin düzenlenmesinden bu yana 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini ve davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, yine satış vaadine konu taşınmazın sözleşmesinin düzenlendiği tarihte iştirak halinde mülkiyetin bulunması sebebiyle satış vaadinin geçersiz olduğundan bahisle davanın redddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne İstanbul (17) 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/767 Esas, 2013/339 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline, İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/954 Esas.-1052 Karar sayılı mirasçılık belgesinin verildiği tarihte doğru olması nedeniyle iptal isteminin reddine, muris …’ın mirasçılarının ve miras paylarının tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili, davalı Hazine vekili ve bir kısım davalılar vekili temyiz etmişlerdir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK’nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda “taraflarca hazırlama ilkesi” geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise ıe’sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekişmesiz yargıda re’sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Somut olaya gelince;
1-Murisin eşi …’ın muristen sonra dul ve çocuksuz olarak ölümü ile muristen intikal edecek miras payı üst soyuna aittir. Mahkemece, …’ın annesi ve babası yönünden mirasçıları olup olmadığı araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece, murisin eşi …’ın anne-baba tarafından mirasçısı bulunup bulunmadığı araştırılmalı murisin tüm mirasçıları tespit edilmeli sonucuna göre karar verilmelidir.
2-Mirasçılardan ölü olduğu anlaşılan …’a isabet eden payın mirasçıları tespit edilerek miras paylarının belirlenmesi gerekirken, bu durum gözetilmeksizin pay dağıtılması da doğru görülmemiştir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.