Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/10468 E. 2019/5218 K. 16.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10468
KARAR NO : 2019/5218
KARAR TARİHİ : 16.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22/12/2010 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21/02/2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, 30.06.2008 tarihinde vefat eden muris …’nın terekesinin borca batık olduğunu beyanla mirasın hükmen reddini istemiştir.
Davalı vekili, davanın kabulü için murisin ölümü anında terekenin borca batık olmasının gerektiğini, bunun da ancak aciz vesikası veya iflas kararı ile mümkün olabildiğini, dava konusu borcun … Gıda San. Ltd. Şti.’nin borcu olduğunu, murisin şirketin müdürü ve ortağı sıfatı ile takip başlatıldığından bahisle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün davalı olarak taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, ayrıca davacıların murisin ölüm anında borca batık olduğunu delillendirir herhangi bir delil sunamadığı gerekçesiyle de davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK’nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
Dava, mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Dosya içeriğinden borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve müdürü olduğu … Gıda San. Ltd. Şti.’nin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur.
Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş ise de bu durum yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. O halde bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; murisin, “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması, ayrıca şirketin bilançosu incelenerek murisin ölüm tarihinde şirketin piyasa rayiç değeri uzman bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmesi bu suretle murisin şirketteki payı oranında öncelikle aktif mal varlığının belirlenmesi ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle saptanması, amme alacağının şirketin mal varlığından tamamen tahsili mümkün ise, davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Somut olayda,
1-Davacılar, davalı …’nü hasım göstererek mirasın hükmen reddi isteminde bulunmuş, Mahkemece, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün davalı olarak taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmamıştır. Vergi Daireleri Maliye Bakanlığı’nın temsilcisi konumundadır. Bu nedenle, davacılar tarafından davanın Vergi Dairesini temsilen Hazine’ye yöneltildiği, davada davalıyı Hazinenin temsil ettiği gözetilerek, husumet doğru yöneltildiğinden işin esası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın usulden reddi doğru olmamıştır.
2-… Gıda San. Ltd. Şti.’nin’nin yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araştırılmaması, murisin tereke mevcudiyetinin ölüm tarihi itibariyle incelenmemesi doğru görülmemiştir. Ayrıca davacıların verdiği vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilip özel yetki içeren vekaletname verildiğinde yargılamaya devam olunarak bir hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözardı edilmesi yerinde değildir.
3-Kabule göre de, davanın usulden reddine karar verildikten sonra işin esası ile ilgili olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.