Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/10328 E. 2019/717 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10328
KARAR NO : 2019/717
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.08.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, muhdesat şerhinin terkini istemine ilişkindir.
Davacı vekili, … Köyünde kain 121 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tarafların ortak murisi (babası) … mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğini, tapu kaydının beyanlar hanesine ise taşınmaz üzerinde bulunan evin davalıya ait olduğu yönünde şerh konulduğunu, ancak bu şerhin gerçeği yansıtmadığını, murisin ölümü üzerine dava konusu evin iştirak halinde mirasçılarına intikal ettiğini, davalının ise evin çatısını yıkarak üzerine kat çıkmak için inşai faaliyetlerde bulunduğunu ileri sürerek bu faaliyetlerin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan taşınmaz üzerindeki evin davalıya ait olduğu yönündeki şerhin terkini ile tarafların ortak murisi …’a ait olduğu yönünde şerh verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın tüm kardeşler arasında yapılan paylaşım sonucu kendisi ve kız kardeşleri adına tespit ve tescil edildiğini, üzerindeki evin de bu paylaşıma dayalı olarak kendi adına yazıldığını, davacının bu taşınmazda payının bulunmadığını, davacı ve diğer erkek kardeşlerine başka taşınmazlardan pay verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinin davacının payı oranında iptali ile taşınmaz üzerinde bulunan evin … Noterliğinin 21.08.2013 tarihli veraset ilamında belirtildiği haliyle 8 pay kabul edilerek bir payının davacıya ait olduğunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de, kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 121 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı ve kadastro tutanağının incelenmesinde, 02.05.2007 tarihli tesis kadastrosu edinme sebebine dayalı olarak 3/8 payının davalı …, 1/8’erden 5/8 payının ise dava dışı …, …, … ve … adına kayıtlı olduğu, yine kadastro tespiti sırasında beyanlar hanesine parsel üzerindeki evin … oğlu davalı …’a ait olduğu yönünde şerh verildiği; edinme sebebi sütununda ise dava konusu taşınmazın aslen senetsiz yerlerden olup 30 yılı aşkın bir süredir (tarafların ortak murisi)…’ın nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda iken anılan zilyet malikin 1988 yılında ve eşi …’ın 2001 yılında ölümü ile geriye mirasçıları olarak evlatları…, … ve …’a bıraktıklarının, mirasçıların 2001 yılında bir araya gelerek kendilerine intikal eden yerleri 3 kısma ifraz etmek suretiyle taksim ettiklerinin ve buna göre (dava konusu) 121 ada 3 no’lu parselin 8 pay kabul edilerek 3 payının…n’a, 1’erden 5 payının …, …, , ve …’e isabet ettiğinin, parsel üzerindeki tek katlı yığma kargir evin ise 1970 yılında muris … tarafından yaptırılıp 2001 yılındaki mirasçılar arasındaki taksimde oğlu (davalı) Osman’a kaldığının, (dava dışı) aynı ada 13 no’lu parselin 8 pay kabul edilerek 3 payının (davacı)…’e, (dava dışı) 14 no’lu parselin ise 3 payının (dava dışı)…’a, 1’erden toplam 5’er payının ise …,…, …, … ve…’e isabet ettiğinin belirtildiği; keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler ile taraf tanıklarının da mirasçılar arasındaki bu paylaşımı doğrular nitelikte beyanda bulundukları, davacı …’ın dava konusu 121 ada 3 no’lu parselde payının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmazda paydaş olmayan ve üzerindeki evde de yasal bir hakkı bulunmayan davacının, tapu kaydının muhdesat hanesindeki eve ilişkin şerhin kaldırılmasında hukuki yararı bulunmadığından, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.