Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/10115 E. 2018/8882 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10115
KARAR NO : 2018/8882
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.05.2012 gününde verilen dilekçe ile harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalılarla yaptığı 22.09.2011 tarihli adi yazılı sözleşmeyle müvekkiline ait 301 ada 7 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1 numaralı bağımsız bölümle davalılara ait 2795 parsel sayılı taşınmazın takası konusunda anlaştıklarını ve sözleşmede taşınmazın devredilmemesi halinde 140.000 GBP ev bedeliyle 30.000 GBP cayma tazminatı ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin kendisine ait taşınmazı davalılara devrettiğini ancak davalıların dava konusu 2795 parsel sayılı taşınmazı müvekkiline devretmediğini belirterek dava konusu taşınmazın müvekkili adına tesciline, mümkün olmaması halinde 170.000 GBP’nin aynen veya karar tarihindeki kur üzerinden müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, geçersiz sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
I-7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1)”Bilinen Adreste Tebligat” kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”,
2)“Yabancı Memlekette Tebligat Usulü” başlıklı 25. maddesinde, “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasıyla yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki … siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister. Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekalet vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibara alınarak ilgili … Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir. Şu kadar ki, … Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki … Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir.”,
3)“İlanen Tebligat” başlıklı 28. maddesinde, “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir.Yabancı memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliğ merci, tebliğ olunacak evrakla ilan suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malum adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar.”,
II-Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 48. maddesinde ise ”(1) Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. (2) Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. (3) Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. (4) İlânen tebligat, bu Maddedeki usuller izlendikten sonra başvurulacak son çaredir.”,
Hükümlerine yer verilmiştir.
Dava konusu olaya gelince: Mahkemece, davalılar … ve … ’ın adreslerinin tespit edilemediği gerekçesiyle dava dilekçesi Tebligat Kanununun 28. maddesine göre ilanen tebliğ edilmişse de, adı geçen davalıların davacı tarafça bildirilen “… ” adresine tebligat yapılmadan, adres araştırılması yaptırılmadan, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, adı geçen davalılara yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilip taraf teşkilinin tamamlanması ve ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.