Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/9535 E. 2017/1963 K. 14.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9535
KARAR NO : 2017/1963
KARAR TARİHİ : 14.03.2017

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 09/06/2008 tarihinde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16/12/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, tarafların ortak murisinden intikal eden … İli, …. İlçesi, … Mahallesi 335 ada 1 parsel, 336 ada 3 ve 6 parsel, 396 ada 54, 61, 69 ve 72 parsel, 339 ada 1 ve 71 parsel, 288 ada 10, 13, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlarda malik olduklarını, ortaklığın aynen taksimini, mümkün değilse satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalılar tarafından cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı … on birinci duruşmaya katılmış ve davacının taksim talebine bir diyeceğinin olmadığını, ancak davacının iddia ettiği gibi hakkını vermekten kaçınma durumu olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … temyiz etmiştir.
I- Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
II- Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazlarda paydaş olan … ve …’ın mirasçılık belgelerinin ilgilisinden temin edilerek, davada taraf olmayan mirasçılar var ise bu kişilerin davaya dahil edilmesi gerekmektedir.
Dava konusu 336 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde jandarma lojmanının bulunduğu fenni bilirkişi tarafından tespit edilmiş, mahkemece 16/12/2013 tarihli son duruşmada bu bölüme ilişkin olarak Hazine tarafından dava açıldığı duruşma tutanağına geçirilmiştir. Mahkemece açılmış bir dava bulunduğu tespit edildiğine göre, bu davanın bekletici mesele yapılması, daha sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken şarta bağlı olarak hüküm kurulması da doğru değildir.
Öte yandan, dava konusu 335 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde iki adet ev ile iki adet ahırın bulunduğu tespit edildiğine göre, yukarıda değinilen ilkelere göre muhdesat oranı kurularak, satış bedelinin bu orana göre dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken bu hususun da nazara alınmaması bir eksikliktir.
Ayrıca, paydaşlardan … ve …’un nüfus kaydındaki isimleri ile tapu kaydındaki isimler arasında farklılık bulunduğundan, tapu kayıtlarının nüfus kayıtlarıyla uyumlu hale getirilmesi için ilgilisine süre verilmesi gerekirdi.
Belirtilen bu hususlar gözetilmeden, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.