Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/8104 E. 2015/5982 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8104
KARAR NO : 2015/5982
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ : Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2014
NUMARASI : 2013/106-2014/774

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.03.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise bedelin tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılar arasında yapılan 17.04.2012 tarihli inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılan 29 sayılı parselde 2. kat 3 no’lu mesken cinsli bölümü 01.06.2012 tarihli adi yazılı sözleşme ile 80.000,00 TL bedelle satın aldığını, tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise tazminat istemiştir.
Davalı arsa sahibi vekili, yüklenicinin edimini yerine getirmediğini, davanın reddini savunmuştur. Davalı yüklenici, inşaatın devam ettiğini, satışın doğru olduğunu, binayı bitirdiğinde tapuyu vereceğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, hükmün verilmesinden ve kararı temyizinden sonra 20.03.2015 tarihli dilekçesi ile davadan ve temyizden feragat ettiğini bildirmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19.12.2012 tarihli, 2012/13-1369 Esas, 2012/1221 sayılı Kararının gerekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; kural olarak davadan feragatin temyiz isteğinden vazgeçme yanında daha geniş kapsamlı olduğu aşikârdır. Zira birincide temyiz dilekçesinin reddine karar vermekle yetinilecek, diğerinde ise feragatin hukuki niteliği gereği bu konuda karar verilmek üzere mahkeme kararı bozulacaktır. Aynı zamanda verilen bu iki dilekçenin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve davadan feragatin bir yerde temyizden feragat isteğini de içereceği görüşü ile davadan feragat isteği esas alınarak çözüme ulaşılması gerektiği görüşü benimsenmiştir.
HMK’nın 307. maddesinde feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu belirtilmiştir. Aynı yasanın 308. maddesi gereğince de kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.
HMK’nın “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Bu nedenle mahkemece verilen kararın davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır. (11.04.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı kararı)
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.