Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/6456 E. 2018/31 K. 08.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6456
KARAR NO : 2018/31
KARAR TARİHİ : 08.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.06.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, dava konusu… Köyü 1127 (155) parsel sayılı taşınmazın tescil harici dereden ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve … Belediyesince birçok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, daha sonra aynı bölgede … Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesi yapıldığı, her iki imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; imar uygulamaları sonucu park- orman alanında kalan ve 1127 parsele isabet eden 1387,00 m2’lik kısmının tapu kaydının iptali ile düzenleme öncesi kadastral kök parsele dönüştürülerek Hazine adına tescili suretiyle eski hale iadesinin sağlanmasını talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, “davacının davalı … Başkanlığı aleyhine açtığı davada yasal zorunluluk nedeni ile taraf sıfatı kalmayan davalı … Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığına; diğer davalılar yönünden davaya konu taşınmazın park-orman alanında kaldığı ve eski hale ihyasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine” dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.02.2013 tarihli ve 2012/12582 Esas, 2013/2019 Karar sayılı ilamı ile “… imar işleminin idari yargı yerinde görülüp kesinleşen davalar ile iptal edildiği ve sicilin dayanağının kalmadığı gözetilerek eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş…” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; 1127 parsel sayılı taşınmazın 13.01.1999 tarihinde Hazine adına tescil edildiği ve bu tarihte 775 sayılı Kanun’un 3/2. maddesinin yürürlükte olduğundan taşınmazın ilgili belediyeye devri gereken yerlerden olduğu gerekçesiyle, “davalı … Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkındaki davaların reddine” karar verilmiştir.
Hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; dava konusu ihyası talep edilen 1127 parsel sayılı taşınmazın ihdasen Hazine adına kaydedilerek farklı bir ifadeyle mülkiyeti kayden Hazine’ye ait iken imar uygulamasına tabi tutulduğu tartışmasızdır. Davadaki istek de anılan ihdas parselinin ihyasına yöneliktir.
O halde, dava konusu 1127 parsel sayılı taşınmazla davacı Hazine’nin mülkiyet ilişkisi açık olup, somut olayda 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin uygulama yeri yoktur.
Hal böyle olunca mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.