Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/5369 E. 2015/4967 K. 04.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5369
KARAR NO : 2015/4967
KARAR TARİHİ : 04.05.2015

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.10.2006 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” (m. 10)
Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesi gereğince; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”
Aynı Kanunun 35. maddesi gereğince; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” (m. 35/1)
“Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.” (m. 35/2)
“Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” (m. 35/4)
Somut olayda; dava dilekçesi davalılardan …, …, …’a “… …/…”adresinde aynı konutta birlikte oturan … ‘e tebliğ edilmiş, dosyanın yeniden işleme konulması dilekçesi adı geçen davalılara, dava konusu adresten davalılar ayrılmış olduklarından tebliğ edilememiş iade edilmiş, 07.11.2012 tarihli 6. Hukuk Dairesi bozma ilamına ilişkin tebligat ise aynı adreste birlikte oturan ve davada taraf olan davalı …e tebliğ edilmiştir. Gerekçeli kararın tebliği aynı davalılara yine “… …/…” adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda davalıların Mernis sisteminde adreslerinin kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davalı …’ın adresinin “……. Sk. ……/…” olduğu, davalı …’in adresinin “… Mah. … Sk. …, …/…” olduğu, …’in adresinin “…. … Cad. ……/ …” olduğu tespit edilmiştir. Açıklanan yasa hükümlerine göre davalılardan …, … ve …’e usulüne uygun tebligat yapılmaksızın yokluklarında yargılama yapılarak HMK’nın 27. maddesine aykırı şekilde hukuki dinlenilme haklarının ihlal edilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece davalılar …, …, …’in yukarıda belirtilen adreslerine dava dilekçesi tebliğ edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi
gerekirken bu husus gözardı edilerek taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.