Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/4473 E. 2017/6346 K. 13.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4473
KARAR NO : 2017/6346
KARAR TARİHİ : 13.09.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.04.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R-
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının maliki olduğu 2144 sayılı parselin bulunduğu alanda… Belediye Encümeni’nin 17.11.2003 tarih, 103 sayılı kararı doğrultusunda imar uygulaması yapıldığını, ancak anılan uygulamanın idari yargı yerinde iptal edildiğini, buna rağmen belediyece eski hale getirme işleminin yapılmadığını, ileri sürerek; 271 ada, 14 sayılı imar parselinin tapusunun iptali ve kadastral parselin ihyası ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile; … ili … ilçesi … köyü 271 ada 14 parsel sayılı taşınmazda davacıya ait tapudaki geçersiz hale gelmiş müşterek mülkiyet kaydının tüm sonuçları ile iptaline, akabinde eski hali olan müstakil mülkiyetin tüm sonuçları ile beraber davacı … – (… kimlik nolu )adına , Fen memuru … tarafından verilen 10.01.2013 havale tarihli ölçekli krokili raporunda yeşille taralı olarak gösterilen yerin (… İli … l İlçesi … Köyü 5-25 pafta 2144 parsel 2660,00 m2 olarak) eski hali ile tapuya müstakil şekli ile tesciline” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Öte yandan, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin bu davalarda, taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı; davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması ve ayrıca yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden iptal edilen idari işlemi yapan davalı Belediye’nin sorumlu tutulması gerekir. Somut olayda; mahkemece, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan 271 ada, 14 parsel sayılı imar parselinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptaline karar verilmiş ise de; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parselinin kayıt maliklerinin davada yer almadıkları görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptali ve tescil davaları kural olarak kayıt malikleri aleyhlerine açılmalıdır. Eldeki davada, çekişmenin kamusal tasarruftan kaynaklandığı gözetildiğinde işlemi yapan belediyeye husumet yöneltilebileceği tartışmasızdır.O halde, mahkemece dava konusu 271 ada 14 parsel sayılı taşınmaz hakkında malikleri aleyhine 2144 sayılı kadastral parselin ihyasına yönelik dava açmak üzere davacıya süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki davayla birleştirilmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken dava da taraf olmayan imar parsellerinin maliklerinin mülkiyet haklarını etkiler şekilde yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.