Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/3212 E. 2016/5499 K. 04.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3212
KARAR NO : 2016/5499
KARAR TARİHİ : 04.05.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.06.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _
Davacı vekili; müvekkili … ile …’ın mirasçıları …, …, … arasında … İli … Köyü … Cilt … no’lu parselde kain taşınmazın 23.125,00 TL bedelle satılmasına ilişkin vaadi içeren sözleşme imzalandığını, 19.09.1973 tarihinde düzenlenen dava konusu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin … Noterliğinin aynı tarih 0189338 numarasına kayıtlı olup düzenleme şeklinde kaleme alındığını, sözleşme metninden de anlaşılacağı üzere satış bedelinin nakden ve peşinen müvekkili tarafından sözleşme taraflarına ödendiğini, yapılan bu sözleşmeye istinaden taşınmaz zilyetliği müvekkili …’a devredildiğini ve zilyetliğin halen devam ettiğini, sözleşmenin imzalanmasından uzun bir süre geçmesine rağmen zilyetlik müvekkiline ait olmakla beraber tapuda gerekli işlemlerin yapılmadığını, TMK m. 716 uyarınca tapunun iptali ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini, mümkün değil ise müvekkil … adına olağanüstü kazandırıcı sebep nedeni ile tapuya tesciline, o da mümkün değilse satış vaadi bedelinin yasal faizi ile taraflarına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescilin mümkün olup olmadığı mümkün olmadığı takdirde zilyetliğe dayalı tescil o da mümkün değilse satış vaadi sözleşmesi gereğince ödenen bedelin tahsili isteğine ilişkindir.
Mahkemece satış vaadi sözleşmesinin borçluları iştirak halinde malik olduklarından söz edilerek ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez.
Davacının satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinin reddine ilişkin verilen karar yerinde ise de davacının terditli olarak ayrıca zilyetliğe dayalı tescil ve tazminat talepleri de bulunduğu halde bu talepler hakkında olumlu ve olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece davacının terditli talepleri bakımından bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
04.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.