Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/2816 E. 2015/10736 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2816
KARAR NO : 2015/10736
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 03.04.2012 gününde verilen dilekçe ile terekenin borca batık olduğunun tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK’nın 605/2 maddesi gereğince mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
Davacılar, muris ….’ın 25.05.2002 tarihinde vefat ettiğini, yüklü miktarda borcu bulunduğunu, terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605). Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen; Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinde, davacılardan …’ın 11.08.2003 tarihinde davalı tarım kredi kooperatifine başvurarak, 4876 sayılı Kanun kapsamında kredi borcunu yapılandırma talebinde bulunduğu, ödeme planı imzalandığı, 12.08.2013 valörlü 500,00 TL ödeme yapıldığı, beyan edilmiştir.
Mahkemece bu husus araştırılmalı, sözkonusu araştırma neticesinde belirtilen hususların doğrulanması halinde terekenin benimsendiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmelidir. Aksi halde, dosyada mevcut tapu kaydına göre murise ait olduğu anlaşılan … Köyü 2760 parsel sayılı taşınmazın değeri tespit edilmeli, takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak murise ait terekenin aktif ve pasifi tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.