YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2253
KARAR NO : 2015/7157
KARAR TARİHİ : 26.06.2015
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 16.04.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı …, vasisi olduğu eşi …’ın babasının vefat ettiğini, geride kalan mirasçılardan eşi …’a vesayeten bu davayı açtığını, terekenin borca batık olduğunu, mirası kayıtsız şartsız reddettiklerini belirterek bu beyanlarının tespit ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, miras bırakanın mirasının davacı tarafından yasal ret süresi geçtikten sonra reddedildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK’nın 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. (TMK. md. 605/2) Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zimnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca TMK’nın velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.
Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait bir görevdir. (HMK.m.33) Dava dilekçesi içeriğine göre dava, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczinin tespiti isteğine ilişkindir (TMK m. 605/2 ) Gerek 743 sayılı Medeni Kanun’da, gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda bu tür uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu konusunda bir düzenleme bulunmamaktadır. 23.12.1942 günlü ve 24/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, mirasın hükmen reddi davasında görevli mahkeme borç miktarına göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihten önce yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun ise asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemesinin görevli olup olmadığını, tayin ve tespitte dava konusunun değeri ve miktarı ölçüsünü kaldırmış, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarda, görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu hükme bağlanmıştır.
Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin davalarda davanın değerine bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Bu durumda dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yanlış niteleme ve değerlendirme sonucunda süreye tabi olmayan mirasın hükmen reddinin tespiti davasında davanın süre yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’nın 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 26.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.