Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/18205 E. 2017/1895 K. 13.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18205
KARAR NO : 2017/1895
KARAR TARİHİ : 13.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.12.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, … Beldesi Köy İçi mevkii, 810, 815 ve 536 parsel sayılı taşınmazların 05.12.1991 gün ve 20.11.1992 günlü ölünceye kadar bakma sözleşmeleri uyarınca tescili istemine ilişkindir
Mahkemece, bakım alacaklısı Mustafa’nın 26.12.1991, Huriye’nin ise 09.05.1994 tarihinde öldüğü, dava tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri taraflara karşılıklı hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davası, görevlerini yerine getiren bakım borçlusu ya da onun külli halefleri tarafından bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açılabilir.
Ölünceye kadar bakım sözleşmelerinde kanunla özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Burada uygulanacak zamanaşımı Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmünce 10 yıllık zamanaşımıdır. Kuşkusuz bu süre sözleşmenin yapıldığı tarihten değil alacağın muaccel olduğu, yani bakım alacaklısının öldüğü tarihten başlar. Ölünceye kadar bakım sözleşmesinin konusu olan eşya taşınmaz mal ise ve sözleşmenin yapılması ile bakım borçlusuna teslim edilerek onun fiili kullanımına terk edilmiş ise böylesi durumlarda zamanaşımı savunmasında bulunmak Türk Medeni Kanununun 2.maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağından bu savunmaya değer verilemez.
Somut olaya gelince, mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre, dava konusu taşınmazların zilyetliğinin, bakım alacaklıları tarafından birlikte yaşadıkları ve gelinleri olan davacı bakım borçlusuna devredildiği, taşınmazların uzun süredir davacı tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. O halde zamanaşımı def’ine değer verilmesi doğru değildir.
Ayrıca, davalı … tarafından…. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/866 Esas sayılı dosyada ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaa sebebiyle iptali, olmadığı takdirde mahfuz hissenin tenkisinin talep edildiği, bu dava ile aralarındaki irtibat bulunduğundan birleştirilmesi veya 1998/866 Esas sayılı dosyanın sonucunun beklenmesi gerekir.
Mahkemece, tüm bu hususlar üzerinde durularak çekişmenin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı gerçekleştiğinden bahisle reddi doğru bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilini temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.