Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/1800 E. 2015/7430 K. 02.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1800
KARAR NO : 2015/7430
KARAR TARİHİ : 02.07.2015

MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2013/3-2014/3

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.01.2013 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; terekenin tespitine, kaydın kapatılmasına terekeden el çekilmesine dair verilen 18.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, 26.09.2012 tarihinde vefat eden Z.. T.. tarafından İzmir 2… Noterliğinin 19.12.2005 tarih ve 34…. yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile müvekkiline vasiyet edilen taşınmazların ve kooperatif hissesinin tespitini ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davayı kabul etmediklerini vasiyetnamelerin henüz kesinleşmediğini belirtmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, murisin üç parça taşınmazının davacıya vasiyet edildiğinin tespitine, kaydın kapatılmasına, terekeden el çekilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK’nın 589 ve devamı maddelerinde yer alan ”koruma önlemi” ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara “onay” vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler. “Koruma önlemi” olarak tutulan defter (terekenin yazımı), sonradan gündeme gelebilecek mirasın bölüştürülmesine yahut başka bir özel hukuk ilişkisine de esas olmaz. Bu bakımdan Türk Medeni Kanununun 590/3. maddesindeki bir aylık süre, mirasçılar veya diğer ilgililer bakımından “hak düşürücü” bir süre olmayıp, aynı maddenin son fıkrasında yer alan “defter tutma işlemi gecikmeksizin tamamlanır” hükmü de dikkate alındığında, hakime yönelik bir ay içinde kendisine yapılacak başvuruları kabul etme zorunluğunu getiren bir düzenlemedir. Yasanın 590/3. maddesindeki bir aylık süre aşılmış olsa dahi, koruma önlemi olarak terekenin tespiti ve yazımı işlemi, olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, terekenin paylaştırılmasına kadar talep edilebilir.
Somut olaya gelince yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca mahkemece yapılması gereken iş vasiyete konu olan 11006 ada 3 parselde kayıtlı zemin kat 1 no’lu bağımsız bölümün, 2720 parselde kayıtlı zemin kat 1 no’lu bağımsız bölümün ve kooperatif hissesinin niteliklerini ve değerini belirlemek, 3. kişilerce devrinin önlenmesi için gerekli tedbirleri almaktır. Henüz kesinleşmediği halde vasiyete konu taşınmazların davacı vakfa vasiyet edildiğinin tespitine, kaydın kapatılmasına ve terekeden el çekilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilnin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 02.07.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.