YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15351
KARAR NO : 2015/11721
KARAR TARİHİ : 17.12.2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.04.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, ..l Köyünde davalı.. Belediyesinin 37 no’lu düzenleme bölgesinde imar uygulaması yaptığını ve kapanan yollardan ihdasen adı geçen belediye adına oluşturulan 784 (2044) sayılı kök parselin 5401 ada 2 sayılı imar parseline tahsis edildiğini, bilahare Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından da aynı bölgenin imar düzenlemesine tabi tutulması sonucu 5622 ada 7 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, oysa kapanan yollardan ihdas edilen parsellerin, 3194 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince amacı dışında kullanılamayacağını, taşınmazın dava tarihinde dahi fiilen tarım yapmak suretiyle amacı dışında kullanıldığının tespit edildiğini, Seyhan Belediyesi ve .. Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılan her iki uygulamanın idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek 5622 ada 7 sayılı imar parselinde .. Belediyesi adına tescilli olan 301 m2’lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini aksi taktirde 24.080,00 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından 2012/3794 Esas, 2012/4295 Karar sayılı ilamıyla “Çekişmeli taşınmazın dayanağını oluşturan idari işlemin idari yargıda iptal edilerek kesinleştiği, böylece taşınmaza ait sicil kaydının TMK’nın 1025. maddesi hükmü gereğince yolsuz tescil durumuna düştüğünün sabit olduğu, ancak böyle bir davayı açması gerekli olan kişinin imar öncesi taşınmazda mülkiyet sahibi olması gerekeceği, çekişmeli taşınmazın öncesini oluşturan 784 parsel sayılı taşınmazın 3194 sayılı İmar Kanununun 17. maddesi uyarınca yoldan ihdasen
Seyhan Belediyesi adına sicil kaydı oluştuğuna göre taşınmazın üzerinde Hazine’nin mülkiyetten kaynaklı bir hakkının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, kabule göre de imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı gibi ihyasına karar verilen 784 parsel sayılı taşınmazın 5622 ada 7 parsel sayılı imar çapının içinde kapsadığı bölüm belirlenip krokiye bağlanmadan, sadece anılan imar parseli içinde kaldığı belirlenerek infazda sorun çıkaracak biçimde karar verilmesi de isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuştur. Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2012/14981 Esas, 2012/15948 Karar sayılı ilamında “…Belediyesince yapılan 42 no’lu imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu, anılan 42 no’lu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı da gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması bu sebeple de doğru olduğuna göre işin esası bakımından Daire kararında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ve avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir” denilerek vekalet ücreti ve harca ilişkin hususların da bozma kapsamına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda imar parselinin oluşumuna ilişkin Seyhan Belediyesinin 08.06.1998 tarihli ve 3270 sayılı Encümen Kararına istinaden 42 no’lu imar uygulamasının yapıldığı, 42 no’lu imar uygulamasına ilişkin idare mahkemesinin iptal kararının bulunmadığı, imar uygulaması idare mahkemesince iptal edilmediği sürece davacı tarafından açılan davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası ile Hazine adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böylesi bir durumda da dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekir.
Ayrıca, kapanan yollardan ihdas olunan yerlerin 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü uyarınca belediye adına tescili öngörülmüş ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmü de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlemiştir.
Somut olayda, Dairemizce mahalline iade kararı gereğince getirtilen idare mahkemesi kararlarına göre..Belediyesi tarafından yapılan 42 no’lu düzenleme bölgesine ait imar uygulama işleminin idari yargı yerinde iptal edildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla bu uygulama ile oluşan sicil kayıtlarının dayanaksız hale geldiği ve iptalinin gerektiği kuşkusuzdur. Ayrıca, 3194 sayılı İmar Kanunu düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin bulunduğundan kazanılmış hak olgusundan söz edilemez.
Ne var ki davaya konu 784 parsel sayılı taşınmazın yoldan ihdas suretiyle..Belediyesi adına sicil kaydının oluştuğu gözetildiğinde imar uygulaması öncesinde Hazinenin bu taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı yoktur. Hal böyle olunca Hazinenin çekişmeli taşınmazla mülkiyet ilişkisi bulunmadığından son imar uygulaması sonucu oluşmuş tapu kaydının iptalini isteyemeyeceğinden davacı Hazine tarafından açılmış davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün gerekçesinin DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.