YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11790
KARAR NO : 2015/11749
KARAR TARİHİ : 17.12.2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 19.01.2015 gün ve 2014/8230 Esas, 2015/498 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı … vekili, davalı .. vekili, davalı… vekili ve davalı… vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl ve birleştirilen davalar, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak verilen kararın temyizi üzerine Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiş, davalı … vekili, davalı … vekili, davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Davacı, asıl ve birleştirilen davalarda, imar uygulamalarının iptali nedeniyle 473 sayılı kadastral parselinin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteklerinde bulunmuş; davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından “davalılar bakımından iyiniyet araştırması yapılması ve 473 sayılı parselin imar uygulaması ile oluşturulan imar parselleri maliklerinin davada yer almalarının sağlanması” gereğine değinilerek bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama souncunda davalıların iyiniyetli oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine de karar Dairece bozulmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki, imar parsellerinin hukuki dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK’nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açık olmakla dayanağı kalmayan tapu kaydının iptali gerekeceği 1. Hukuk Dairesinin 14.10.2008 tarihli ve 2008/5136- 10189 K. sayılı bozma ilamında da açıklanmış, TMK’nun 1023. maddesinin de değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı adına “demiryolu” olarak kayıtlı bulunan 473 parsel sayılı taşınmazın 18. madde uygulamasına tabi tutularak 17 ada 22, 25 ve 30 sayılı imar parsellerinin oluştuğu, bu uygulama sırasında 17 ada 23 sayılı parselin geldisi ihdas gösterilmek suretiyle Dilovası Belediyesi adına tescil edildiği; 22, 23 ve 25 sayılı parsellerde yeniden yapılan düzenleme ile de 17 ada 50, 51, 53 ve 55 sayılı parsellerinin meydana getirildiği, anılan imar uygulamalarının sicile yansıtılmalarından önce davacı tarafından açılan dava sonucu Sakarya 1. İdare Mahkemesi’nin 14.07.1999 tarihli ve 1995/1529 Esas, 1999/593 sayılı kararıyla her iki uygulama da değerlendirilmek suretiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve hükmün kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, imar parsellerinin oluşmasına dayanak teşkil eden idari işlem iptal edilip, ortadan kaldırıldığına göre önceki kadastral parsellerdeki hak durumunun tekrar ortaya çıkacağı ve kadastral parsellerdeki hak durumuna dönüleceği kuşkusuzdu
Diğer taraftan; imar parsellerinde tapu kaydına güvenerek yapılan temellük işlemlerinin TMK’nun 1023. maddesi gözetilerek korunması gerekeceği de muhakkaktır. Bu korumanın da görülmekte olan dava bakımından imar parselinde edinilen hakkın kadastral parsele oranlanmak suretiyle yansıtılması suretiyle sağlanması gerektiği açıktır. İmar parselinde edinilen hak bakımından, bayiinin kadastral parseldeki hakkına halef olunacağı da tartışmasızdır.
O halde, imar işlemi iptal edilip, imar parsellerine ilişkin sicil kayıtları yolsuz tescil durumuna düştüğüne göre, öncesini teşkil eden 473 parsel sayılı taşınmazın ihyasına karar verilmesi gerekir. Davadaki istek de kadastral parselin ihyası olduğu halde mahkemece bu husus gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, imar parsellerinin hukuki dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK’nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği; buna göre, ihyası talep edilen kadastral parselin çap sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin sicil kayıtlarının iptal edilip eski kadastral parselin geometrik ve mülkiyet durumunun yeniden ihyasına karar verilmesi gerektiği, diğer taraftan tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı tartışmasız olup somut olayda, asıl ve birleştirilen davalar 473 sayılı kadastral parselin ihyasına yönelik olduğuna göre 21.10.1970 tarihinde ilave edilen 2975 m2’lik kısım da dahil olmak üzere toplam 39695 m2 yüzölçümlü 473 parsel sayılı taşınmazın tamamının ihyasına karar verilmesi gerekir. Bunun için de 473 sayılı kadastral parsel sınırları üzerinde iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar (imar parselleri, yol, park, vs) belirlenmeli ve bu dava nedeniyle mülkiyet hakları etkilenecek özel ve tüzel kişilerin davada yer almaları sağlanmalıdır.
Hal böyle olunca; davacı tarafından 17 ada, 50, 51, 53 ve 55 sayılı imar parsellerinin kayıt maliklerine husumet yönetilmiş ise de 473 sayılı kadastral parselin çap sınırları içerisinde hangi imar parselleri ile yol, park v.b. alanların oluşturulduğu keşif sonunda alınan bilirkişi raporunda açıkça belirtilmediğinden öncelikle ihyası istenen kadastral parselin çapı sınırları içerisinde kalan alanların tamamının tespiti ile maliklerinin davada yer almalarının sağlanması, daha sonra davanın esasının karara bağlanması gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteklerinin kabulü ile Dairemizin 19.01.2015 günlü ve 2014/8230 Esas, 2015/498 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıdaki değişik gerekçeyle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde düzeltme isteyenlere iadesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.