Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/11225 E. 2015/9962 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11225
KARAR NO : 2015/9962
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ : Eskil Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2014
NUMARASI : 2012/104-2014/70

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.11.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kötüye kullanıldığı anlaşılan önalım hakkının kanunen himaye edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; fiili taksimin mevcut olduğunun kabul edilebilmesi için satıştan önce davalıya pay satan paydaş ile davacının zeminde ayrı ayrı yerleri kullandıklarının açıkça belirlenmesi gerekir. Mahkemece fiili taksimin mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda belirtildiği şekilde fiili taksimin yapılıp yapılmadığı kesin olarak belirlenmiş değildir.Bu durumda, mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak ve fiili taksim konusunda mahalli bilirkişi ve tanıkların ayrıntılı beyanları alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi