Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2015/10755 E. 2015/9602 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10755
KARAR NO : 2015/9602
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah. Sıf.)
TARİHİ : 18/06/2014
NUMARASI : 2009/372-2014/283

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.11.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tapu iptali ve tescilinin mümkün olmaması durumunda davacı tarafından ödenen satış bedelinin tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, yüklenicinin temliki ile kazanılan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, bu istek kabul edilmediği takdirde de ödenen satış bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyen Merkez Bankasının dövize uyguladığı en yüksek kur üzerinden faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili, 01.03.2011 günlü cevap dilekçesinde satış bedelinin tamamının ödenmediğini, sözleşmenin ibraz edilmesi halinde ödemenin yapılmadığına dair yemin teklif etme haklarının saklı tutulduğunu belirtmiş ve yargılama aşamasında verdiği 16.07.2012 günlü sözleşme ve makbuzlara karşı verdiği yazılı beyanında ise; 08.02.2008 günlü harici sözleşmenin geçersiz olduğu için 26.02.2008 tarihinde noterden sözleşme düzenlendiğini, 08.02.2008 tarihli sözleşme içeriğinin gerçek dışı yazıldığını ayrıca 26.02.2008 tarihli 30.000 GBP bedelli makbuz içeriğinin de davacının 60.000 GBP ödeme yapıldığı iddiasını çürüttüğünü, makbuz ve sözleşme aslının ibraz edilmediğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, sözleşme ve ödeme makbuz asıllarının verilen kesin süreye rağmen ibraz edilemediği, davalı tarafça ödeme yapılmadığına dair yemin edildiği, yemin eda edildikten ve kesin süreden sonra davacı tarafından ödeme belgesi ibraz edilmiş ise de kesin süre nedeniyle davalı lehine kazanılmış hak doğduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davada, delil olarak sunulan haricen düzenlenen 08.02.2008 tarihli satış sözleşmesi, 14.02.2008 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ile 26.02.2008 tarih 30.000 GBP “İngiliz Sterlin”i miktarlı ödeme makbuzuna karşı davalı tarafça yargılamanın hiçbir aşamasında imza itirazında bulunulmamış, sadece ödemenin tamamının yapılmadığı savunulmuş ve belge asıllarının sunulması halinde; sözleşme ve belge içeriğinin gerçeği yansıtmadığı için davacının ödeme yapmadığına dair yemin haklarının olduğunu açıklamıştır. Nitekim, makbuz aslı 18.06.2014 günlü duruşmada ibraz edilmiştir.
HMK’nın 145. maddesi “sonradan delil gösterilmesi” başlığı altında aynen “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. ” hükmü getirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara göre; taraflar arasında önce haricen ve daha sonra noterden düzenleme şeklinde sözleşme yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın ödemeler noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre özellikle davalı yüklenicinin arsa sahiplerine karşı edimini yerine getirmediği, teslim süresinin dolmasına rağmen inşaat seviyesinin % 32 olduğunun bu nedenle yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil isteminin reddinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Bedel istemine gelince; 26.02.2008 tarihli noterden düzenleme satış vaadi sözleşmesinde 10.000,00 TL nakit ödeme yapıldığı belirtilmiştir. Sözleşme, biçim koşuluna uygun olup geçerlidir. Sözleşmede alındığı yazılan satış bedelinin gerçekte ödenmediği savunulmuş olup, bu savunma senede karşı bir iddia olacağından kanıtlama yükü TMK’nın 6. maddesi hükmü uyarınca bunu iddia eden vaat borçlusuna düşer.
Bütün bu anlatılanlardan sonra mahkemece yapılması gereken iş, davacı tarafça dosyaya sunulan belge asılları içeriği, tarafların iddia ve itirazları doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca uygun bir karar vermek olmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile yanılgılı hukuki saptamaya dayalı hüküm açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.