Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/9673 E. 2014/13381 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9673
KARAR NO : 2014/13381
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2012/78-2014/139

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.02.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.11.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. G.. U.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. M.. S.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KA R A R

Davacı, paydaşı olduğu 13.. parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşının payını 20.02.2012 tarihinde satış yoluyla davalıya devrettiğini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek, payın önalım nedeniyle adına tescilini istemiştir.
Davalı, taşınmazın fiilen taksim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, tapu kaydından dava konusu 13.. parsel sayılı taşınmaz tam pay olarak davacı adına kayıtlı iken, çekişme konusu hisseyi, payı devreden Uğur’a satış yoluyla devrettiği, Uğur’un da bu payın mülkiyetini satış yoluyla davalıya naklettiği görülmektedir. Keşif sırasında dinlenen davalı tanıkları taşınmazda ölçüm yapılarak sınırın belirlendiğini; davacı tanığı, davacının kızı olduğunu, taşınmazdaki arkın alt tarafındaki bölümün bina ile birlikte tasarrufunda bulunduğunu, üst tarafının ise çekişme konusu olduğundan kullanılmadığını söylemişlerdir. Duruşmada dinlenen davalı tanığı Uğur da, krokide (B) ile işaretlenen bölümü davacıdan satın alarak davalıya sattığını belirtmiştir. Fen bilirkişisinin 27.03.2013 günlü raporu ile taşınmazı arkın iki parçaya ayırdığı ve her iki parçada da birer tane bina bulunduğu saptanmıştır.
Önalım davasına konu payın bulunduğu taşınmazda eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddedilmesi gerekir. Somut olayda da, davacının tam malik olduğu taşınmazda davalıya devredilen hisseyi kendisinin payı devreden önceki paydaşa satarak teslim ettiği ve taşınmazda davacının kızı eliyle tasarrufta bulunduğu bölüm bulunduğu kanıtlanmıştır. Dolayısıyla, taşınmazın paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanıp, dava dışı paydaşın kendisinin kullandığı ve bu yere denk gelen payı davalıya sattığından, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Bu nedenle, taşınmazda eylemli paylaşım bulunduğundan davanın reddi gerekir.
Mahkemece, yapılan saptamalar uyarınca davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.